2024 yılı emekliler yılı ilan edildi. İçeriği hakkında bir bilgi henüz gelmedi. Herhangi bir şeyin yılı ilan edildiğinde insan ister istemez o yıl içinde neler yapılacağını merak ediyor.
Bir toplumda emeklilere, yaşlılara verilen değer geçmişe dayanan değeri gösterirken, çocuklara verilen önem, özen geleceğe verilen önemi gösteriyor. Maalesef her ikisinde de sınıfta kalıyoruz. Özellikle Türkiye’de geçmişe çokça güzelleme yapıldığını biliyoruz.
Oysa emeklilere, yaşlılara sağlanmayan maddi ve manevi şartları biliyoruz, diğer yandan derin yoksulluk çocuklarımızı derinden etkiliyor. Eğitimde fırsat eşitliği yok edildi. Fazıl Oral’ın bir konuşmasında söylediği gibi, “Zeki fakir çocukları eğitemezseniz, zeki suçlular yaratırsınız.”
Zaman zaman yurt dışına çıktığımda şehirlerde kocaman parklar görürüm. Orada zaman geçiren yaşlılar, çocuklarını gezdiren ebeveynler dikkatimi çeker. Zaten parklar da öncelikle yaşlılar ve çocuklar için yapılmaz mı? Şimdi İstanbul içinde semtlerde bir gezin, bir apartman arsası genişliğinde adına “park” denilen garabetler görürsünüz.
“Sevmek korumaktır” der ablacım. Ne kadar doğru. Yaşlılarını, çocuklarını koruyamayan bir kültür, ülke ne kadar mutlu olabilir ki?
Türkiye’de hem yaşlılar hem çocuklar duvarlar arasına hapsediliyor. Yaşlılar ya evde, ya camide, çocuklar ya okulda, ya tarikatların binalarında.
Oysa mahalli seçimler yaklaşırken adayların reklam panolarında yaşlıların ellerini öpmeleri, çocuklarla gülümseyen pozlarını görüyoruz. Baştan aşağı bir riya üzerine kurulu bir düzen var ülkemde. Son dönemin popüler dizisi İnci Taneleri’nde geçen bir söylem gibi; “Konuştuğumuz yalan sustuğumuz hakikat”
6 Şubat depreminin birinci yılı geldi bile. Yüz binlerce insanımız bir iki dakikada bu dünyadan koparıldı. Yeni yapılan evlerde, alanlarda ne kadar yaşlılara ve çocuklara yer ayrılıyor merak ediyorum. Onlar için neler planlanıyor, öğrenmek istiyorum.
Ne zaman değişeceğiz onu da çok merak ediyorum.
Anıl Akın