Geri dönüştürebildiklerimizden mi yoksa geri dönüştüremediklerimizden misiniz?
-Anne biliyor musun? Ben büyüğünce çöp kamyonu kullanacağım…
-Hem çok havalı arabaları var hem de o çöpleri nereye götürüyorlar çok merak ediyorum.
Adına ne derseniz deyin, ortak adı ÇÖP. Geri dönüştürülebilir, imha edilebilir, organik yada inorganik, evsel, kimyasal, endüstriyel yada tıbbi ve hatta tehlikeli…
İşte, bundan yıllar önce bizim çöp maceramız böyle başladı. Aslında çöplerin gittiği yerde imha edilmelerinden çok geri dönüştürülebilir olanlar daha çok ilgisini çekti 3 yaşındaki oğlumun. Ortak araştırma yaparken yıllar içinde sorumluluk bilinci yüksek, kuralcı, takıntılı, deli bir kadın olarak projeyi en ince ayrıntısına kadar detaylandırdım. Bu konuda hem fikir olduğumuz birlikte araştırma yaptığımız, en az benim kadar sorumluluk bilinci yüksek benden daha çılgın bir kız kardeşim var.
Önce kendi evlerimizde ki çöpün bekçisi olduk.
-Yine birileri dondurma yemiş poşetleri ayrı, tahta çubuğu ayrı atması gerekiyordu. İkisini de aynı kutuya atmış. Kim acaba?
Sonunda bizim evdekiler birden fazla oluşan çöp kutularımıza alıştılar. Bizde yakın akraba eş dost ve arkadaşın evine terfi ettik.
Dedim ya benden daha çılgın bir kız kardeşim var diye. Bu geri dönüşüm, atıkları ayrıştırma konusundaki kendi evinin dışında gösterdiği performans takdire değerdi. 40 yaş doğum günü partisinde biz de ona Miss Recycle (geri dönüşüm güzeli) unvanını verdik. Önceleri kağıt, cam, plastik, metal diye başladık evde ayrıştırmaya, sonra piller , mavi kapaklar devreye girdi. Bunlara cips paketleri, kuru bakliyat yada makarna poşetleri eklendi. Son olarak evde yıpranmış, eskimiş kullanılmayacak durumda olan giyim, temizlik bezi vb. kumaşları tekstil atığı olarak toplayan H&M giyim firmasının kampanyası katıldı. Bu geldiğimiz son nokta derken elektronik atıklar devreye girdi. Çocukların pilli oyuncakları, eski telefonlar, küçük ev aletleri, televizyon, çamaşır makinesi buzdolabı gibi ömrü tükenmiş elektronik eşyalar, saatler, ömrünü tamamlamış bilgisayarlar, CD’ler, bitmiş tonerler ve daha sayamadığım elektronikler. Derken sonunda evimiz atıkların toplanma merkezine döndü. Bizde, Geri Dönüştürülebilir Atıklar Sorumlusu olduk. Her evde mutlaka kadro açığı vardır, duyurulur.
İşin zor kısmı, biriktir tasnifle at. Biriktir tasnifle at. Arabanın bagajında sürekli torbalar var ve evde ayrıştırılmış atıklar.
Ta ki evime yakın olan süper markette geri dönüşüm için bir köşe hazırladıklarını görene kadar. Evde biriktirdiğim plastik, kağıt, cam ve pil için kutular mevcut. En son gittiğimde kullanılmış sıvı yağ için bir kutu ve elektronik atıklar içinde danışmada bir yer ayarlamışlar. Her markete gittiğimde elim kolu dolu gidip dolu dönüyorum.
Ne demişler “Giderken götür. Gelirken getir”
Her gün yeni şeyler öğreniyorum, öğrendikçe de dehşet içinde kalıyorum.
Cam atıklar, doğada en geç kaybolan ürünmüş ve eriyip yok olmaları 4000 yıl sürüyormuş.
Neyse ki camın sonsuz bir döngü içinde yapısında bozulma olmadan geri dönüştürülebilir olan tek madde olduğunu öğrenmek içime su serpti.
Plastikler en az 1000 yıl, bebek bezi 550 yıl doğada kalıveriyormuş. Bebeklerin en az 2 yaşına kadar bez kullandıkları düşünülürse, insanın daha yürümeye başlamadan doğaya verdiği zararı hesaplamaya nereden başlamalı?
Pet şişeler, 400 yıl… Hani o yol kenarlarına içip fırlatılan pet şişeler.
Alüminyum malzemeler 100 yıl.
Çakmak 100 yıl.
Metal kutu içecekler 10 yıl.
Sakız, 5 yıl. Şekeri gidene kadar çiğne sonra at. Onun doğada yok olma çabası 5 yıl… Son bir yılda kaç kg sakız çiğnemişimdir diye düşünmeden edemedim.
Sigara İzmariti 1 yıl.
Gazete kağıdı, 3 ay.
Döngü içinde bir çok şey toprağa karışıyor ve doğa kendini yeniliyor. Biz insanlarda doğanın toprakta, suda yada havada çabucak eritemeyeceği şeyler icat ederek, çok fazla zararlı atık, yabancı madde atarak doğanın döngüsünü bozuyoruz. Bu durum bir nevi ayağımıza sıkıyoruz hissi uyandırıyor bende.
2016 yılının başında dünya nüfusunun 7 milyar 391 milyon 68 bin olduğu ve her saniye ortalama 2,6 kişilik artış kaydettiği düşünülür ise “Aman bir kereden bir şey olmaz” ya da “Herkes ayrıştırıyor çöpleri bir ben yapmıyorum benimkini de doğa eritiversin” diyenler yoktur inşallah diye düşünüyorum.
Zira sırf camların doğada erimesinin 4.000 yıl sürdüğünü öğrenince matematiksel olarak çöpün büyüklüğünü hesaplamaktan korktum.
Bununla birlikte yeniden dönüştürülebilen maddelerin tekrar ham madde olarak kullanılması büyük miktarda enerji tasarrufunu mümkün kılıyormuş. Bu da sevindirici bir haber.
Örneğin bir ton atık kâğıdın kâğıt hamuruna katılmasıyla 8 ağacın kesilmesinin önlenebilmesi gibi.
Bir de çöplerden elde edilen yani evsel atıkların modern yöntemlerle işlenmesi yoluyla elde edilen biyogazın kullanımı var. Hem ısınma hem de elektrik üretimi için kullanılıyormuş. Bunun için Dünyada ki en iyi örnek İsveç. Atık çöpün enerjiye dönüştürülmesi, geri dönüştürülebilir olanların ayrıştırtılması o kadar sıkı takip ediliyormuş ki, şimdilerde İsveç artık bir çok Avrupa ülkesinden Norveç, İngiltere ve İtalya gibi çöp ithal etmeye başlamış. Darısı bizim başımıza…
Türkiye’de ayrıştırma işlemi İsveç’teki gibi evlerde başlamıyor maalesef. Çöp ayrıştırma tesislerinde çalışanların işleri zor.
Bununla beraber geri dönüşüm adına Türkiye ‘den de sevindirici haberler var.
Çöpten elektrik enerjisi üreten belediyeler kervanına İstanbul’un ardından Ankara, Adana, Malatya, Mersin, Konya, Isparta da katılmış. Daha adını sayamadığım bir çok belediye bu konuda tesisler kuruyor.
Türkiye’de her gün 76 bin ton çöp üretiliyormuş. Bu da kabaca bir hesapla kişi başına günde 1 kg çöp oluşturduğumuzu gösterir.
Artık neye elimi atsam sonunda geri dönüşüm olarak hangi kategoriye gireceğini düşünüyorum.
Kafamda deli sorular. Oynatmaya az kaldı doktorum nerede?
Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 2009 da yayınladığı “Evimizdeki Tehlikeli Atıklar El Kitapçığı’nı buldum. 35 sayfa madde madde alenen yazmış. Durur muyum hemen paylaştım, kız kardeşimle…
Oje ve oje çıkarıcıların, ampullerin özellikle de floresan lambaların içindeki cıva maddesinin, tarihi geçmiş tıbbi ilaçların, saç jölesi, saç ve oda spreylerinin, yapıştırıcı ve tutkalların evsel tehlikeli atık statüsünde olduğunu ve suya, havaya ve toprağa karıştıklarında büyük zararlar verdiklerini öğreniyoruz. Sadece doğaya mı? İnsanlara verdiği zararlar da bir bir sayılmış.
E biz rengarenk ojeleri tırnaklarımıza sürüyoruz, avuç avuç jöleleri saçlarımıza…
Evsel tehlikeli atıkların her birinde de bertaraf edilmeleri konusunda aynı cümle yazıyor.
“Belediyenin evsel tehlikeli atıkların yönetimi çalışması kapsamında toplanmalı ve lisanslı geri kazanım/bertaraf tesislerine gönderilmelidir.” deniyor.
Bitmedi, biriktir tasnifle at. Biriktir tasnifle at. Yaşasın daha temiz bir dünya…
Yoksa siz geri dönüştüremediklerimizden misiniz?
Yararlanılan kaynaklar
1) Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü “Evimizdeki Tehlikeli Atıklar El Kitapçığı”
http://www.cygm.gov.tr/cygm/files/yayinlar/kitap/evimizdeki_tehlikeli_atiklar.pdf
2) Geri Kazanım ve Rafineri A.Ş.
http://www.gclcevre.com/tr-TR/Aydınlatma-Ekipmanları-Geri-Dönüşümü,PG_26.html
3) Geri Dönüşüm Otamatı
4) Kadıköy Belediyesinin AEEE merkezi (Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar ) http://atikyonetimi.kadikoy.bel.tr/AltSayfa.aspx?ID=3
5) Exitcom Recycling Ltd.
http://www.exitcom.com.tr/hizmetlerimiz/kablo-geri-donusumu.html
6) Enerji Atlası
Türkiye’de bulunan 70 Biyogaz, Biyokütle, Atık Isı ve Pirolitik Yağ Enerji Santralleri
http://www.enerjiatlasi.com/biyogaz/
7) Enerji için çöp ithal ediyor
http://www.milliyet.com.tr/enerji-icin-cop-ithal-ediyor/ekonomi/detay/2075749/default.htm
8) Çöpten enerji elde eden 11 il.
http://blog.milliyet.com.tr/11-ilde-copten-enerji-elde-ediliyor/Blog/?BlogNo=414212