Belki de hiçbirimiz doğup büyüdüğümüz bu ülkenin alışık olduğumuz hatta bağışıklık kazandığımız karmaşasının, gürültüsünün, telaşının hayatımızdan neler götürdüğünün ve bir insan olarak neleri kaçırdığımızın farkında değiliz. Hayatın çabuk ve telaşlı adımlarını otomatik bir sürü halinde takip ederken, dönüp arkaya bakmaya ve muhasebe yapmaya bile çoğumuzun vakti yok. Hayatın en dingin dönemi olması gereken emekliliğimizde bile, ya güvenle hayatta ve ayakta kalabilmeye ya da arkamızdan gelenlere daha iyi bir hayat sağlamaya çalışarak geçiriyoruz. Ve en kötüsü de bunların normal ve doğal olduğunu düşünüyoruz. Oysa ki değil.
Öyle çok uzaklara değil yanı başımızda bizimle aynı coğrafyayı paylaşan ve koruyabilseydik aynı imkanlara sahip olabileceğimiz yerleri ve insanları görünce, işte o zaman insan idrak etmeye başlıyor. Aslında insanların çevreyi ve doğayı korumasının, birbirine saygılı davranmasının, başkalarını da düşünebilmenin ve insan olma bilincinin öyle çok da zor olmadığının farkına varıyor ve ister istemez hayıflanıyorsunuz.
Dünyanın birçok yerini gerek iş gerekse zevk, çeşitli sebeplerle görmüş kendi çapında bir gezgin olarak neredeyse her yurtdışına çıktığımda hissettiğim şeyler bunlar. Her gittiğim yerden biraz daha farkındalıkla dönerken, dönüş yolunda kendimi hep bunları düşünürken buluyorum. Yine bu duygularla sonlandırdığım bir seyahatten bahsedeceğim şimdi size. Sevgili eşimle beraber keşfine çıktığımız Almanya’nın ünlü “Romantik Yol”undan.
Orijinal adıyla “Romantische Strasse” Würzburg’dan başlayıp Füssen’e kadar devam eden yaklaşık 450 km’lik bir rota. Almanya’nın aslında en meşhur turistik tatil rotası. Rota üzerinde herkesin zevkine hitap edebilecek büyüleyici manzaraları ile inanılmaz güzellikte, şehir, kasaba ve köyler var. Yemyeşil olan bu yolda, ormanlar, nehirler, göller, Ortaçağ’dan kalma yapılar, kaleler, şatolar, dağlar, kartpostallardan çıkma köyler, yüzme alanları, kayak merkezleri, her türlü deniz ve dağ aktivite alanları, yani kısaca ne ararsanız var. Büyük bir heyecanla keşfine çıktığımız gezimize İstanbul’dan Frankfurt’a uçarak başladık. Frankfurt’ta kiraladığımız cabrio bir araba ile gezimiz başladı.
Romantik yol üzerinde yer alan ve görülmesi tavsiye edilen yerleşim yerleri sırasıyla şöyle:
Würzburg, Wertheim Village, Tauberbischofsheim, Lauda-Konigshofen, Bad Mergentheim, Weikersheim, Röttingen, Creglingen, Rothenburg ob der Tauber, Schillingsfürst, Feuchtwangen, Dinkelsbühl, Wallerstein, Nördlingen, Harburg, Donauwörth, Rain, Augsburg, Friedberg, Landberg am Lech, Hohenfurch, Schongau, Peiting, Rottenbuch, Wildsteig, Steingaden, Halblech, Schwangau, (Neuschwanstein) ve Füssen.
Gözünüz korkmasın bir günde rahatlıkla 5-6 yeri gezebileceğiniz rotada konaklayacağınız yerleri önceden belirlemeniz yeterli. Yaz aylarında günlerin çok uzun olduğu ülkede gece saat 22:00 de bile hava kararmıyor. Ayrıca bazı yerleri geceleyin gezmesi de pek keyifli. Gerçi birçok yerde tüm dükkanlar en geç saat 18:00 de kapanıyor ama zaten bu rota bence dükkân gezilecek bir rota değil. Kuşların gece bile hiç susmadığı bu yerlerde parkları ve meydanları geceleri de güvenle gezebilirsiniz. Bu rota üzerinde yer alan ve mutlaka görmeniz gerektiğini düşündüğüm birkaç şehir ve kasabadan kısaca bahsetmek istiyorum, tüm ziyaret noktalarını buradan anlatmak elbette ki çok mümkün değil. Ancak biz listede ismi geçmeyen bazı yerleri de ziyaret ettik ve buralar da en az diğerleri kadar büyüleyici güzeldi. Şimdi kısaca görülmesi gereken duraklardan bahsedelim.
WÜRZBURG
Romantik yolun ilk durağı, güzel mi güzel, huzurlu ve yemyeşil bir kasaba. Gece 22:00 de bile hala havanın aydınlık olduğu kasabada her yerde kimseyi rahatsız etmeyen ve kimse tarafından da rahatsız edilmeyen insanların keyifle eğlenmelerine şahit oluyorsunuz. Çoğu Avrupa şehir ve kasabasında olduğu gibi günün her saati insanların çevresinde toplandığı bir nehrin ikiye böldüğü kasabada hiç nem yok. Gündüz bu mevsimde bile oldukça sıcak olan kasabada geceleri sıcaklık düşmemesine rağmen okşayan tatlı bir esinti ile rahatlıyorsunuz. Özetle tüm gün boyu ve gece kuş seslerinin duyulduğu, huzurun hâkim olduğu her şeyiyle masal gibi bir yer.
WERTHEİM
400 km lik romantik yolun ikinci durağı tüm haritalarda wertheim gözüküyor ancak aslında burada bulabileceğiniz en dikkate değer şey tüm ünlü mağazaların bulunduğu koca bir açık outlet köyü. Tabii ki uğramadan geçmemek lazım. Ana yol üstünde diğer köylere giderken görebileceğiniz hemen outlet in biraz ilerisinde çok enteresan bir kafe var. Ters Cafe! Bu kafede göreceğiniz her şey baş aşağı inşa edilmiş ve cafenin yanında da 5 Euro vererek gezebileceğiniz ve ilginç resimler çekebileceğiniz bir de ev var. Çektiğiniz resimleri baş aşağı çevirince sanki tavanda yürüyormuş ya da tavandan sarkıyormuş gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Görülesi bir yer.
Güzeller güzeli Würzburgdan ve outlet köyü Wertheim a uğradıktan sonra, sırayla Tauberbishofsheim, Lauda-Königshofen, Bad Mergentheim ve Markelsheim köylerini gezdik. Sonrasında ise konaklayacağımız Weikersheim a geçtik. Bad Mergentheim da rastladığımız bir Türk kızının tavsiyesi ile Malkersheim da Schurk isimli bir restorana gittik. Gerçekten hem ortam hem de yemekler gerçekten mükemmeldi. O tarafa yolu düşenlere kesinlikle tavsiye ederiz.
WEIKERSHEIM
Burası Romantik yol turumuzun ikinci konaklama noktası idi. Rota üzerindeki köy ve kasabalar birbirine çok yakın olduğu için rahatlıkla birden fazla yeri gezip en beğendiğiniz yerlerde konaklayabiliyorsunuz. Şehir merkezinde tarihi ve otantik binalar ve merkez meydan dışında aslında burada pek bir şey yok. Ama meşhur saray ve bahçeleri ve şehrin içindeki gerçekten tam anlamıyla terapik olan ve kuş seslerinden başka bir şey duyamayacağınız parktan hiç ayrılmak istemiyorsunuz. Kasaba içine konuşlanmış sanat şaheseri heykeller gerçekten görülmeye değerdi.
MÜNSTER VE FEUCHTWANGEN
Weikersheimden sonra sırasıyla Röttingen, Creglingen, Münster, Schillingsfürst ve Feuchwangen köylerini gezdikten sonra bir sonraki konaklama durağımız olan Rothenberg ob der Tauber’e geçtik. Bu kadar yeri bir günde nasıl gezdiniz yorucu olmuyor mu dediğinizi duyar gibiyim ama cevap hayır! Bu köyler hem birbirine oldukça yakın hem de saat 22:00 de bile hava aydınlık olduğu için her yeri rahatça gezebiliyorsunuz ve hatta bir kısmında uzun uzun vakit geçirebiliyorsunuz. Zaten tüm yol ve bu yerler masallardan çıkmış gibi olduğundan çok da keyifli hatta biraz da terapik bir yolculuk oluyor. Bu saydığım yerler içinde iki yerden özellikle bahsetmek istedim. Biri Feuchwangen diğeri ise Münster. Münster’in aslında köyünde diğerlerinden farklı herhangi birşey yok ancak kasabanın hemen kıyısında yer alan biri yüzülebilir 2 adet göl mutlaka görmeye değer. Resimlerin ortamı ne kadar yansıtabildiğini bilemiyorum ancak buralarda gerçekten kendinizden geçip, gördüklerinizin gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsunuz. Burada muhtemelen psikologlar işsizdir dedim eşime ! Resimlerin üzerine sessizliğin içinde çeşitli nota ve tonlarda öten kuş seslerini siz ekleyin lütfen.
ROTHENBURG OB DER TAUBER
Rengarenk ve camları çiçekli tipik Bavyera tarzı olan bu kasabaya gerçekten aşık olduk diyebilirim. Bir dağın tepesine kurulmuş surlarla çevrili bir ortaçağ kasabası düşünün ama ortaçağın kasvetinden kesinlikle uzak rengarenk, cıvıl cıvıl. Çok özel başka herhangi bir yerde bulamayacağınız el işi dekoratif ürünlerin yapılıp satıldığı bu yerde günün her saati huzurlu bir hareketlilik ve cıvıltı hakim. Oldukça fazla turist tarafından da ziyaret ediliyor ve özel ortaçağ kıyafetleri gitmiş rehberler tarafından kasabayı tanıtıcı turlar yapılıyor. Otelimizin dışı rengarenk ve çiçekli olmasına rağmen içi ortaçağ döneminin tüm özelliklerini taşıyacak şekilde dekore edilmiş ve korunmuştu. Romantik yolun en güzel kasabalarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
AUGSBURG
Romantik yol gezimizde Rothenburgdan sonra Dinkelsbühl, Wallerstein, Nördlingen, Harburg ve Donauwörth’ ü gezdikten sonra Bavyera eyaletinin 3. en kalabalık şehri olan Augsburg’a geldik. Burası büyük şehir olması dolayısıyla hem çok kalabalık hem de o güzel küçük kasabalardan sonra biraz daha bize soğuk geldi ancak yine de yemyeşil ve tarih kokan bir şehir oluşu sizi hemen cezbediyor. Şehrin içinden geçen Lech nehri görülmeye değer manzaralar sunarken birçok keyifli etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Biz tesadüfen Dünya Kano Şampiyonasına denk geldik ve Türk takımını destekleme şansına sahip olduk. Özel yapılmış parkuru ile kano zaten burada yaşayanların ve başka yerlerden gelen kano meraklılarının günlük aktiviteleri arasında. Şehire yolunuz düşerse yine şehrin göbeğindeki Botanik bahçesi ve Hayvanat Bahçesine de uğramanızı öneririm.
ACHENSEE
Romantik yol gezimizin son çeyreğinde yer alan Schwangau, Füssen ve masallar kalesi Neuschwanstein’ı yılbaşında 9 ülkeyi kapsayan Avrupa turumuz sırasında zaten gördüğümüzden rotayı biraz değiştirip Alplere doğru gitmeye karar verdik ve Avusturya’nın Innsbruck şehrine doğru yola çıktık. Itiraf etmem lazım ki Alpler arasında gezdiğimiz Alman ve Avusturya köyleri Romantik Yol köylerini aratmayacak güzellikte. Alplerin yeşili ile tahta ve çiçeklerle bezeli dağ evlerinin uyumu gerçekten kartpostallar gibi. Innsbruck’a varıp otelimize yerleştikten sonra küçük bir şehir keşfinin ardından (ki burayı da daha sonra paylaşacağım) haritada gördüğümüz bir gölü ziyaret etmeye karar verdik. Achensee’ye giderken böyle bir yer ile karşılaşacağımızı gerçekten hiç tahmin etmiyorduk. Dağların arasında yerleştirilmiş bir yeryüzü cenneti daha ! Mayolarımızı almadığımıza bin pişman olarak gezdiğimiz bu yerde denize girenlerin yanısıra birçok deniz aktivitesini de seyretme imkanı bulduk ve bu arada da, hiç yoktan iyidir, biz de suya ayaklarımızı sokalım dedik
INNSBRUCK
Etrafı dağlarla çevrili, ortasından nehir geçen rengarenk evlerin çevrelediği şirin bir Avusturya kenti Innsbruck. 2. Dünya savaşında en büyük hasarı aldığı ve 22 kez bombalandığı söylenen şehir yine de tarih kokuyor. Evlerin birçoğunun üzerinde resim ve motiflerden oluşan süslemeler var, her biri ayrı bir sanat eseri. Şehre gittiğimizde tesadüfen Innsbruck sokak festivaline denk geldik. Şehrin birçok bölgesinde tüm sokaklarda ayrı bir etkinliğin olduğu festivalde her köşe başında farklı bir eğlence vardı. Nehrin yanından geçen ana cadde boylu boyunca trafiğe kapatılarak sadece yayalara tahsis edildi. Müzik, dans, gösteriler, eğlence, sokak tezgahları ve insanların coşkulu ama düzeyli eğlenceleri gerçekten görülmeye değerdi. Kış olimpiyatlarına da ev sahipliği yapan şehirin içinden teleferik ile dağa çıkabiliyorsunuz, kışın kayak yapılan dağda yaz aylarında da trekking ve bisikletle iniş çok popüler!
FÜSSEN VE NEUSCHWEINSTEIN KALESİ
Füssen romantik yolun diğer kasabaları gibi oldukça otantik ve görülesi bir yer. Ancak Neuschweinstein kalesi burada mutlaka görmeniz gereken yerlerden bir tanesi. Disney filmlerinde çıkmış gibi dağların tepesindeki bu şato bütün görkemiyle gözlerinizi kamaştırıyor. İçeriyi gezmek istiyorsanız biletlerinizi internet üzerinden günler önce almanızı tavsiye ederim, son dakikaya kalırsanız bilet bulma şansınız pek yok. Yukarı şatoya yürüyerek çıkabilirim derseniz (ki oldukça uzun ve dik bir yol) mesele yok, ama yukarı giden faytonlara ya da otobüslere binecekseniz hem bilet için hem de biniş için bir süre kuyrukta beklemeyi göze almanız gerekiyor. Ama değer mi derseniz değer! Tavsiyem aynı yeri hem kışın karda hem de yaz veya baharda görmenizdir.
Lafın kısası, bu rotada sadece romantizmi değil ihtiyaç duyduğunuz daha birçok duygunuzu tatmin edecek ve evinize daha fazla ruhsal doygunluk ile döneceksiniz. Yolunuz açık olsun, iyi gezmeler…