İnsanlık tarihi hakkında bilmediğimiz bir ayrıntı… Dünya çapında ses getiren arkeolojik bir keşif…
Ezberbozan niteliğinde bir doku: Şanlıurfa – Göbeklitepe.
Üç Semavi dininin dünya üzerinde görülmeye başladıkları tarihler şöyle:
İslamiyet: M.S. 7.yy
Hıristiyanlık: M.S. 1.yy
Musevilik: M.Ö. 2000
Dünyanın 7 harikası olarak bilinen aşağıdaki eserlerin gün yüzüne çıktığı tarihler ise şöyle:
Keops Piramidi M.Ö. 2560
Babil’in Asma Bahçeleri M.Ö. 7.yy
Artemis Tapınağı M.Ö. 7.yy
Zeus Heykeli M.Ö. 450
Rodos Heykeli M.Ö. 282
İskenderiye Feneri M.Ö. 290
Kral Mausollos’un Mezarı M.Ö. 350
Göbeklitepe M.Ö. 9600
(Yazıyla Dokuz Bin Altı Yüz. Diğer bir deyişle: M.Ö. 96. yy)
Eiffel’i, Kızıl Meydan’ı, Red Light’ı, Empire State’i, Giza Piramitleri’ni, Çin Seddi’ni ve daha nicesini görmeye gidiyoruz ya hani… Hay hay, dünyayı gezip görmekte fayda var elbette, gidelim. Ama kendi vatanımızda yatan bu eşi benzeri olmayan tarihi keşfi de, öksüz bırakmayalım lütfen.
1963’te ilk olarak keşfedilen ve 1995 yılında arkeolojik kazılarına başlanan, Göbeklitepe’yi görmeyi ve o tepeden güneye doğru bakınca ufka kadar uzanan uçsuz bucaksız Mezapotamya’yı izlemeyi, lütfen “Yapılacaklar & Görülecekler” listenize ekleyin.
Göbeklitepe ile alakalı bilgilere, kısa bir internet araştırmasıyla ulaşabilirsiniz. Ben sizler için sadece giriş olarak kabul edilebilecek bilgileri sıralıyorum. Bu bilgiler giriş niteliğindeler. Gelişme ve sonuç için detaylıca araştırma yapıp, mekanı yerinde ziyaret etmek gerektiği fikrindeyim:
Dünya çapında ses getiren bu arkeolojik keşif, ilk olarak yaşlı bir çoban tarafından fark edilmiş.
Dünya üzerinde ortaya çıkarılmış en eski tapınak olarak kabul görmekte.
İnsanlık tarihini iki katına çıkaran bir keşif.
İlkçağ hakkında tüm ezberlerin bozulmasına sebep olan bir keşif.
Eğer kalıntılarda bulunan kabartmaların sırrı çözülebilirse, insanoğlunun yazıyı bulduğu tarih binlerce yıl geriye gidebilir.
Kalıntılarda iç içe bulunan çemberlerin, zaman içerisinde yenilerinin eklenerek oluştuğu ortaya çıkarılmış.
Bu çemberlerde yer alan kimi kolonların ağırlıkları otuz tona kadar ulaşmakta.
Onlarca yıldır yapılan kazılara rağmen, bu tapınağın etrafında ne bir taş işleme aracına ne bir tarımsal aktiviteye rastlanmış.
Arkeologlara göre, o dönemde insanoğlu metal işlemeyi bilmiyormuş.
Taşlar üzerinde bulunan rölyeflerin Nuh Tufanı ile alakalı olabileceği fikri ise, bir başka teori.
12 bin yıldır bu tapınağın bu kadar sağlam kalabilmesine neden olarak araştırmacılar Göbeklitepe’nin bilinçli bir şekilde gömüldüğünü düşünüyor. Peki, kim, ne zaman ve ne amaçla bu tapınağı gömmüş olabilir?
Göbeklitepe’nin keşfi ile insanoğlunun yerleşik hayata geçişi ile ilgili bilinen tüm tarihler değişmiş durumda.
Tören alanında bulunan 5.5 metre yüksekliğindeki kolonların, insan eli ile yapılan ilk Tanrı betimlemeleri olduğu varsayılıyor.
Varın, geri kalan detayları siz araştırın. Merakınızı okşayacağını tahmin ettiğim bu eşsiz keşfi yerinde görmek isterseniz eğer; Şanlıurfa’da mevsimin Mart başı itibariyle ziyarete çok elverişli olacağını söyleyebilirim.
THY ile her gün birden fazla sefer ile Urfa’ya giderek şehir merkezine 15 km uzakta yer alan kazı alanına rahatlıkla ulaşabilirsiniz.