Dilek İmamoğlu önderliğinde İstanbul Vakfı tarafından düzenlenen ve gelirleri Büyüt Hayallerini projesi aracılığıyla İstanbul’da bulunan depremzede kız öğrencilere burs olarak verilecek olan Harbiye etkinlikleri başladı.
8 – 20 Nisan arasında gerçekleşecek olan etkinliklerin ilki psikolog Gökhan Çınar’ın Katarsis: Gel Yeniden Başlayalım etkinliğiydi.
Gökhan Çınar bu etkinlikte insanı, insanın hikayesini anlattı bizlere. Hikayenin nereden ve nasıl başladığını, başlangıcına kati suretle etkimizin dokunamadığı, bir anda kendimizi içerisinde bulduğumuz bu hayat hikayemizin devamını şekillendirirken nasıl söz sahibi olabileceğimizi aktardı kısaca.
İki ayrı parçaya böldüğü bu etkinliğin ilk kısmında insanın hikayesinin başlangıcı konuşulurken ikinci kısmında bunu nasıl değiştirebileceğimiz konuşuldu. Ayrıca etkinliğin çeşitli zamanlarında Antakya Medeniyetler Korosu, Manuş Baba, Melek Mosso, Yasemin Sakallıoğlu da Gökhan Çınar’a eşlik etti.
Haber niteliğindeki tüm bilgileri verdiğime göre şimdi kendime geçebilirim sanırım. Peki ben Büşra olarak tam neresindeydim bu etkinliğin?
Neler hissettim, neler yaşadım?
İnsan hikayesinin birçok parçası vardı, bense annesinden ‘Ben yaşayamadım, sen yaşa.’ sözlerini duyan kız çocuğuydum yıllarca. Bu sözler istemsizce bir yük bindirmişti omzuma, bu yükün adı ise ‘Annenin Mutluluğundan Mesul Olmaktı.” Ama bu etkinliğe katılan Büşra bunları aşmış – eğer aşamasındaysa da aştığını zanneden- bir haldeydi.
Gökhan Çınar arzu edenlerin etkinlik içerisinde gözlerini kapatıp çocukluk fotoğraflarından birini hatırlamasını söyledi. Ben kapattığımda henüz belki de okula bile başlamamış bir Büşra ile karşılaştım. Yüzüme bakıp gülümsüyordu küçük benliğim, yanında o çok sevdiği mor menekşeler vardı. Üzerimde ise birbiriyle uyumsuz kıyafetler, hiçbirini dert etmiyordum o an, sadece yaşamaktaydım. Gözlerim doldu küçüklüğümle karşılaşınca, çekeceği tonla acıyı düşündüm ilk başta. Sonra ise Gökhan Çınar’ın sesi ile gözlerimi açıp etkinliğe geri döndüm.
Etkinlikte insanların muhtelif zamanlarından da bahsedildi. Ben çocukluğumu bırakıp ortama geri döndüğümde çocukluk bahsi kapanmış ergenliğe geçilmişti.
Ergenlik, o yüce ergenlik hikayeyi değiştirmek, kabuk çıkarmak için bireyin bir meyve gibi olgunlaşıp hazır ve hatta istekli olduğu o dönem… Ergenlikteki o değişim arzusunun bastırılmasından dolayı hayatın sonraki aşamalarında hiç bitmeyen ergenliklerden, ergen anne babalardan, ergen eşlerden bahsedildi. Ben bitirmiş miydim ergenliğimi? Kabuğumu tam olarak değiştirebilmiş miydim? Sanmıyorum… Ama bunun için çok da geç kaldığımı düşünmüyorum; çünkü henüz 20 yaşındayken başladım kabuğumu değiştirmeye ve 23 yaşımda hala devam ediyordum.
Kısaca Gökhan Çınar bu etkinlikte bize kendini açtığı gibi bizim de kendimizi kendimize açmamızı sağladı.
Güzel bir deneyim olmuştu…
Büşra Durmuş