Postmodernizmin edebiyata olan etkisini en çok da böyle romanlarda daha doğrusu anlatılarda görüyoruz. Modern edebiyat önceki kuşakların mirasını toptan reddederken postmodern edebiyat bugünü geçmişin mirasıyla buluşturmuştur. Bunu kimi zaman tarihi yeniden kurguladığı tarihsel üst kurmaca yöntemiyle yapmıştır, kimi zaman da tıpkı Saatçi İbrahim Efendi Tarihi adlı eserinde yazar Elvan Kaya Aksarı’nın yaptığı gibi anlatımda bugünle geçmişin anlatımını bir araya getirmiştir. Buna daha ilk sayfadan bir örnekle kısaca bakalım:
“Beceriksizliğime verin, size konum atamam fakat taahhüt edebilirim ki, olanca vakanın geçtiği yer tam olarak Kuzey Yarımkürede, yaklaşık olarak 41⁰ K, 29⁰ D koordinatları arasındaydı. Yine de bu rakamlara göre uzaydaki yerimizi tarif etmeyi pek doğru bulmadığımı söylemeliyim. Hangi meziyetine istinaden Allah’ın Briton kasabasını başlangıç meridyeni ilan ediyoruz ki? Fazla mı muhafazakârım bilmiyorum ama bu hususta XX. asır Osmanlı aydını gibi düşünüyorum: ‘Tûl Ayasofya’dan başlar.’ Neyse ne, lafazanlığımla kıymetli vaktinizi daha fazla çarçur etmek istemem.”
“Konum atma” ifadesi günümüz dilini gösterirken hem kullanılan bazı kelimeler hem de Osmanlı aydınlarına yapılan gönderme cümlesiyle eskiyi yeniden yorumlayan bir anlatıma sahip. Kitabın kapak görselinde de görebileceğimiz üzere romana ismini veren İbrahim Aslan karakteri 1939 doğumlu. Fakat romandaki anlatımdan da anlayabileceğimiz gibi sanki 19. yüzyıl romanlarından fırlamış gibi. Hatta bunu arka kapakta yer alan kurmaca bir yazıyla bizlere çok da güzel bir şekilde göstermiş yazar.
“Her paltonun cebinde olması gereken bir eser” Akaki Akakiyeviç.
Meşhur Rus yazar ve kara mizah ustası Gogol’ün “Palto” adlı öyküsünün baş karakteri olan Akaki Akakiyeviç, 19. yüzyıldan fırlayıp günümüze gelmişçesine kitapta yaratılan postmodern atmosferin bir parçası oluyor. Tıpkı Gogol’ün ve bizde de Aziz Nesin’in öykülerinde olduğu gibi kara mizahla buluşmuş anlatım kitabın ikinci ana bölümü diyebileceğimiz devlet dairesi kısmında harikulade bir bürokrasi eleştirisi yapıyor. Devletle hiçbir işi olmayan romanımızın ana karakteri Saatçi İbrahim Efendi’nin hayatına gökten zembille düşmüşçesine giriveren bürokrasi, ne yazık ki onun yaşamını toptan değiştiriyor. Bunu kitabın dördüncü ve beşinci bölümlerinde detaylıca görüyoruz. Elvan Kaya Aksarı eserinde kara mizaha yakışır finaliyle metin boyunca devam eden güzel anlatımı başarılı bir sonla neticelendiriyor. Başta kapağı olmak üzere kitap içi görseller ve iç tasarımıyla kitabın yayıncısı Vacilondo Kitap başarılı bir iş çıkarmış. İlk eseri At Sancısı’yla Everest İlk Roman ödülünü kazanan yazar, ikinci romanıyla da oldukça kaliteli bir esere imza atmış.
Fazla uzatmadan kitaptan çağımıza uyan bir alıntıyla yazıma son vermek istiyorum:
“Malûmdur ki artık ekspres çağındayız, kimsenin dört ciltlik ‘Savaş ve Barış’ı okumaya vakti ve sabrı yok.”
Turhan Yıldırım