Oyy Oyy oyy
kanayan yanan
dut ağaçları
ömrümde bıçak çiziği
bir keder
zamanı sırtına küfe yapmış
o büyük
fotoğrafımızda
sofra bezlerine serilip
kurutulmuş
bakamadığın
görüntüleri
ne kadar
göçe durursa dursun
kır çiçeklerini sulasın
aşka yürüyüşle
dolu yollar
tecelliyi bırakana
melanet hırkası giydiriyor
tevekkülünden
h/içlikler
talanlar yalanlar
dünya çevresinde
ekvator kuşağı
belimizde
mezar taşlarımıza
armağan bırakılan
kanıksamalar
bir bardak su gibi
içilse de
boğaz yakıyor
çağımız insanını
mide fesatına
uğratıyor
cennet daha gitmeden
cehennem arasına sıkışmış
” umut onurdur bu doğrudur “un
hesapsız, hayali
maral telaşıyla
yeni doğmuş
güvercin beyazlığıyla
binlerce yıla varmış
zeytin bereketiyle
YAŞIYORSAK
KAL’IYORSAK
susmadığımız için
denize
su taşıdığımız için
ölüm
azrailinden
izinsiz
bize küssün
…
çünkü…
kaç şairin
dize yerine
kanı damlasa
da
kalbimiz
her
şafak vakti
hafıza kalemleri…
Yaşar Üstün