Sarayburnu’ndan Haliç’e kadar uzanan surlara bakarken buralardan kimlerin gelip geçtiğini hiç düşündünüz mü?
Süleymaniye’nin tarihi dokusu içinde ya da Beyazıt meydanındaki taşlara ayak bastığınızda sizden üç yüz sene önce nelere tanıklık edilmişti, neler konuşulmuştu diye geçirdiniz mi aklınızdan?
Hakan Sökmen tarafından kaleme alınmış olan “Tarihin İhtimaller Sahnesi” adlı kitap, işte tam bu soruları sorduruyor insana. Tarihin İhtimaller Sahnesi, Barbaros Hayreddin Paşa ile N. Machiavelli, Mimar Sinan ile W. Shakespeare gibi önemli kişiliklerin kurgusal konuşmalarına yer veriyor ve “Eğer geçmişte bu isimler aynı dönemde karşılaşmış olsalardı, nasıl olurdu?” sorusuna cevap bulmaya çalışırken, aslında bilmediğimiz bir tarihin sayfalarını da aralamış oluyor bizlere.
Kitap hakkında merak edilenleri Hakan Sökmen’in kendisine sorduk ve Martı için çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- Mimari Restorasyon okudunuz, Ayasofya’nın restorasyonunda çalıştınız ve uzun süredir turizmcilik yapıyorsunuz. Ancak gerek dünya tarihinden gerekse bizim tarihimizden önemli kişilikleri, onların eserleri üzerinden bir araya getirdiğiniz bir popüler tarih kitabı çıkıyor ortaya. Bu kitabı yazma yolculuğunuz nasıl başladı, sizi yazmaya iten ne oldu? Kısaca bahsedebilir misiniz? Sizi yakından tanımak isteriz.
İşim nedeni ile sürekli seyahat etmekteyim. Yurt içi ve yurt dışı seyahatlerim, farklı coğrafyaları ve kültürleri tanıma fırsatı sağladı. Hem okumak, hem gezmek, hem de gittiğim yerlerde karşılaştığım detaylar, beni bu kitabı yazmaya itti diyebilirim.
- Kitaptaki tarihi şahsiyetler, Mimar Sinan ile William Shakespeare, Osman Hamdi Bey ile Friedrich Nietzsche, II. Abdülhamid ile Oscar Wilde, Barbaros Hayreddin Paşa ile Niccolo Machiavelli, son olarak da Yirmisekiz Mehmed Çelebi ile Voltaire… Bu isimleri seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Kitaptaki kişilerin hayatları, yaşadığı dönem ve verdiği eserler beni etkilediği için seçimim bu isimler üzerinde oldu. Ama şunu söylemem gerekir ki, bu kitap aslında on hikayeden oluşuyor. Yani toplamda yirmi kişi seçmiş oluyorum. Şimdilik ilk beş hikayem ile karşınızdayım.
- Tarihin İhtimaller Sahnesi, satır aralarında Barbaros Hayreddin Paşa ile N. Machiavelli’nin veya Mimar Sinan ile W. Shakespeare’in kurgusal konuşmalarına yer verirken, aslında bilmediğimiz bir tarihin sayfalarını da aralıyor okuyucuya. Bu önemli şahsiyetler arasındaki bağlantıyı ve kurguyu nasıl hazırladınız?
Bu kitabın ilk çıkışı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir kitabında okuduğum bir cümle ile başladı. Kendisi şöyle yazmış: “Mimar Sinan ile Baki acaba dost oldular mı?” Bu, bende müthiş bir etki yarattı. Yani ilk ihtimali düşünen aslında Ahmet Hamdi Tanpınar’dı. Sonrasında düşündüm, aynı tarihte yaşamış, aynı güneşe bakmış, aynı mekanda bulunmuş insanlar karşılaşsa ne konuşurlardı? Gerçek karakterlerini yansıtmaları için, eserlerindeki cümlelerini kullanmaya çalıştım. Ben, yüzde yüz karşılaştılar diyemem ama kimse de yüzde yüz karşılaşmadı diyemez. Bu ihtimal bile beni heyecanlandırmaya yetiyor.
- Kendinize tarihten örnek aldığınız isimler kimler?
İlk yazdığım yirmi karakterin hepsinden kendime örnek aldığım noktalar bulunmakta. Kimini tarihte yaptıkları, kimini sanat eserleri, kimini ise edebi eserleri ile örnek alıyorum. Örnek aldığım isimler arasında Mimar Sinan da var, Tolstoy da… Voltaire de var, Necip Fazıl da…
- Siz bir gün bir yerlerde mesela bir sergi salonunda veya çok sevdiğiniz bir konserde tarihten kiminle / kimlerle karşılaşmak isterdiniz?
“Tarihin İhtimaller Sahnesi”nde bahsettiğim ve devamını da yazmayı düşündüğüm toplamda yirmi karakterin hepsiyle aynı mekanda karşılaşmak isterdim.
- Siz tarihten en çok kimleri ve ne tür kitapları okursunuz?
Ben özellikle biyografi okumayı severim. Tarihe damga vuran bir karakterin biyografisi de olabilir, bir sanatçının biyografisi de. Sanat eseri veren kişilerin biyografisi okunduğunda, eserlerinin daha çok anlam kazandığını düşünüyorum. Sonuçta her sanatçı, bizlere okuyabileceğimiz bir eser bırakmamış. Kimi resim, kimi heykel, kimi müzik, kimi mimarlık yapmış. Yani karakterleri eserlerine yansımış. Bu nedenle verdikleri eserleri anlamak için, biyografi okumak kendi adıma önemli ve zevkli.
- Gerçekten tarihteki bazı “ihtimaller” mümkün olsaydı, nelerin gerçekleşmesini en çok isterdiniz?
Bu toprakların kadim bir tarihi var. Bu tarih kuşaklar boyunca, kültür, sanat, mimari, edebiyat, musiki gibi değerler ile aktarılıyor. Ama tarih içinde bu değerin yok edildiğini düşünüyorum. Değerleri yok eden her ihtimali ortadan kaldırmak isterdim.
- Yazma ritüeliniz var mı? Mesela genellikle ne tür ortamlarda, nasıl bir müzik eşliğinde yazmayı tercih ediyorsunuz?
Tarihi mekanlar bana her zaman ilham veriyor ve İstanbul bu anlamda bir cennet… Süleymaniye’de yaklaşık dört yüz yıllık bir binanın içinde küçük bir sahafım var ve kitaplarımı orada yazıyorum.
- Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünür müsünüz? Ülke gündeminden veya dünya tarihinden olaylarla ilgili kaleme almak istedikleriniz oldu mu?
Şimdilik proje olarak bir polisiye roman üzerinde çalışıyorum. Tarihi belgelere dayanan kurgular yazmayı seviyorum.
- Yeni proje nasıl olacak? Bu kez tarihe damgasını vurmuş kadın kişiliklerden de bahsetmeyi düşünür müsünüz? Ya da tarihte yarım kalmış bir aşk hikayesinin devamını yazmak gibi… Bu da bir ihtimal sonuçta.
Tarihin İhtimaller Sahnesi’nin 2. perdesinde kadın karakterlerin de karşılaşması bulunuyor. 2. kitaptaki karakterler ile on karşılaşma tamamlanmış olacak. Bunlar:
- Tolstoy (1928-1910) ile Gazi Osman Paşa (1832-1900)
- Einstein (1879-1955) ile (Mehmed Akif Ersoy) 1873-1936
- Halide Edip (1884-1964) ile Agatha Christie (1890-1976)
- Stefan Zweig (1881-1942) ile Necip Fazıl Kısakürek (1904-1983)
- Atatürk (1881-1938) ile Freud (1856-1939)
Üzerinde çalıştığım polisiye roman içinde ise bir aşk hikayesi ile karşınızda olacağım.
Araştırmacı-yazar Hakan Sökmen’e bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyoruz. Önemli tarihi kişiliklerin karşılaşmış olmaları varsayımıyla yazılan “Tarihin İhtimaller Sahnesi”, Türk ve dünya tarihinin derinliklerine farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor. Hayy Kitap’tan çıkan kitap, okuru geçmişe götürerek keyifli ve ilginç bir yolculuğa çıkarıyor.
RÖPORTAJ: Zeynep Kıyak