Hatırımız Varmış, Bizi Terk Etmemiş: Türk Kahvesi

Türk Kültürünün vazgeçilmez tatlarından Türk Kahvesi, son yıllarda ciddi bir tüketim yükselişi yaşamaya başladı. Eskiden daha çok kız çocuklarına,  “sen kahve içme, kararırsın!” diye uyarıda bulunan büyükler, şimdi gençlerle Türk Kahvesini birlikte içip karşılıklı koyu sohbetlerin akışına teslim oluyorlar. Peki, nedir Türk Kahvesini bu kadar popüler ve tüketilen kılan? Kültürümüzün bir parçası olması mı, yoksa tadı mı?

İşte geçtiğimiz sayıda, kahve mekanlarına yer vermeye karar verdiğimiz sırada, yine Yasemin Sungur ile kahve mekanlarını konuşuyorduk. “Türk Kahvesi” konulu toplantımızda; Türk Kahvesini vazgeçilmez kılanın ne olduğunu ve bugün neden bu kadar revaçta olduğunu tartıştık. Tabi ki biliyorduk, tüm sorularımızın cevaplarını ve Türk Kahvesini bize özel kılan nedeni… Yine de araştıralım, gidelim bir bilene soralım istedik. Hatta “bu konuda kurulan bir derneğimiz var” diye konuştuk ve bende Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği’nin yolunu tuttum.

Maslak Beybi Giz Plaza’da yer alan Mutfak Sanatları Akademisi’nde Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Osman Serim ile buluştuk. Sn. Serim ile hem Türk Kahvesini hem de derneği konuştuk. İnanılmaz güzel ve mutlu haberler verdi bizlere… Meğer Türk Kahvesi sahipsiz değilmiş ve yolculuğu ise büyüyerek devam ediyormuş.  Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği’nin 7. Yılına girdiği ile sözlerine başlayan Osman Serim, Türk Kahvesinin derneği kurdukları yıl çok büyük bir tehdit, geleneğin yok olması tehdidi, altında olduğunu anlattı. Serim konuyla ilgili “ Çok büyük bir tehditti bu. Bir geleneğin yok oluşuydu. Gençler neredeyse hiç tüketmiyor, işletmeler menülerinde yer bile vermiyordu. Sonra acilen bu derneği kurma kararı aldık ve kurduk” açıklamasında bulundu.

Bu sözleri duyduktan sonra Yasemin Sungur ile doğru bir noktada”  tartıştığımızı, iyi ki bu konunun araştırmasına giriştiğimizi düşündüm. Öyle ya sonuçta koskoca bir gelenek, hayatımızın içinde tuttuğumuz, kız istemeden tutun da yeni tanışmaların şahidi, kalender dostumuz Türk Kahvesi neredeyse yok oluyormuş. Yeniden düşüncelerimi toparladım ve Sn. Serim ile konuşmamıza devam ettik. Hemen kendisine, “Dernek kurulduktan sonra neler oldu?” sorusunu yönelttim. Serim, “Tam o sırada isim vermek istemiyorum. Bir sanayi kuruluşumuz otomatik bir makine yaptı. Bu makine sayesinde Türk Kahvesi profesyonel mekanlara geri döndü. Ve ardından çeşitli işletmelerde bir fal modası başladı ve gençler arasında Türk Kahvesi ciddi anlamda benimsendi. Böylece Türk Kahvesi tabiri caiz ise kendi mezarından yeniden doğdu” açıklamasında bulunarak yüreğime su serpti.

Henüz Her Şey Tamamlanmış Değil

Şu sıralarda gerçek bir büyüme aşamasında olan Türk Kahvesi, son birkaç yıldan beri yabancı kahve zincirlerinin de dikkatini çekmiş. Hatta Türkiye’deki işletmelerinin menülerinde artık Türk Kahvesi var. Türk Kahvesi gerek işletmelerde gerekse paketleme olarak oldukça talep gören başlı başına bir marka. Bu da Türk kahvesinin büyük ilerleme içerisinde olduğunun bir göstergesi…  Başkan Yardımcısı Osman Serim, tüm bu gelişmeler ve çalışmalar devam ettiği sürece Türk Kahvesinin kurtulduğunu düşünüyor ve ekliyor, “Kurtuldu ancak bundan sonra yapılacak işler mutlaka var. Mesela dernek olarak bu konuda hiç durmadan çalışıyoruz. Geçen sene Aralık ayında Türk Kahvesi, Unesco’nun somut olmayan insanlık kültür mirası listesine kabul edildi. 1989 yılından beri olan çok önemli bir liste ve dünyada da çok önem veriliyor bu listeye. Dünya tarihinde bu listeye kabul edilen ilk kültür sıvısı oldu. Fransızların şarabı, şampanyası İskoç’un viskisi, İtalya’nın kahvesi gibi birçok kültür sıvısının arasından öne çıkarak bu listede yer aldı. İlk oldu. Bu çalışmada Kültür Bakanlığı ile sıkı bir işbirliği içerisinde çalışıyoruz.”

Dernek Sürekli Proje Hayata Geçiriyor

Türk Kahvesinin 500 yıldır içilen bir tat olmasına rağmen teknik bir standardının olmadığını belirten Osman Serim, “Teknik konuda mevcut bir öneri vardı. O firmanın da adını vermek istemiyorum. Biz bu firmanın önerisine 46 sayfalık bir teknik dosya ile itiraz ettik. Yakın gelecekte TSE tarafından ilan edildiği zaman bizim itiraz dosyası olarak sunduğumuz 46 sayfalık bu teknik dokuman belge dikkate alınacaktır. Bu da bu anlamda bir ilktir. 4 tane kitabımız var. Bunlardan bir tanesi İngilizce 2 tanesi Türkçe… Bunlar Türk kahvesi konusunda tebliğlerden oluşuyor. Konusunda uzman kişilerin tebliğlerinden oluşan okunmaya değer kitaplar. 4.sü ise henüz yayınlanmadı. Kısa bir zaman sonra yayınlanacak. Tayvan’dan Paris’e kadar dünyanın birçok bölgesinde Türk kahvesi konusunda tanıtımlar, konuşmalar ve sunumlar gerçekleştirdik. Onu kapsıyor…” açıklamasında bulundu. Türk Kahvesi dünyada nasıl tepki görüyor, biliniyor mu? Soruma istinaden Osman Serim şu açıklamalarda bulundu, “Yine Türk kahvesinin tanıtıldığı ikram büfeleri organize ettik. Dubai, Tayvan ve birçok ülkede fuarlarda Türk kahvesinin inanılmaz tanıtımlarını yaptık. Daha çok bizim coğrafyamızda bilinen ve tüketilen bir içecek. Yani Türkiye’ye komşu olan ve Türki cumhuriyetlerde ve Kıbrıs gibi ülkelerde tadılıyor. Ama dünyada çok bilindiği söylenemez. Öncelikle böyle bir kahvenin varlığını görüyorlar. Beğeniyorlar ama bu tadı bilmeleri yetmiyor. Bu tadı kendi ülkelerinde de bulmaları ve istedikleri zaman tüketmeleri lazım. Bu şuanda oluşmadı. Ve zaman alacak bir süreç.”

Önlemler Alındı, Planlar Uygulanıyor

“Türk kahvesinin THY’larında ve ortak geçişlerin olduğu alanlarda bulunması için çalışmalarımızı yürütüyoruz” diye devam eden Serim, “Kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz. Sayısız aktivite ve fuarlarda yer almaya özen gösteriyoruz. Sergilerle bunu tamamlamaya çalışıyoruz. Yine milli bir müzede adını su an vermek istemiyorum. Yakın zamanda öğrenirsiniz. Milli bir müzede 3 aylık bir sergi hem tarihi hem sanatı yönünde çok kapsamlı bir sergiye hazırlanıyoruz” diyerek böylece bizlere bir müjde daha vermiş oldu. Türk Kahvesinin sunumuna da vurgu yapan Serim, sunum çeşitlerinin olmasına kötü gözle bakmadığını fakat kötü çekirdekle öğütülen bir kahveyi de insanlara sunmayı etik bulmuyor.

Evet, Sayın Osman Serim’e teşekkürlerimi ilettikten sonra hemen en yakın bir mekana gidip kendime Türk Kahvesi ısmarladım. Ve hiç bu kadar keyifle içtiğimi de hatırlamıyorum. Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra vefa borcumuzu ödemek açısından, Türk Kahvesi pişirip içmenizi rica ediyorum. Çünkü bir takım değerler yitip gitmeden hakkını vermemiz, aldığımız bu keyfi gelecek nesillere de taşımamız gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla, bol kahveli ve hoş sohbetli günler dilerim…

Önceki İçerik“Atatürk’ün Yanı Başında” Bir Yaşam ve Bir Kitap…
Sonraki İçerikAyna Ayna Söyle Bana!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz