Bundan altı ay önce Kitap ile Sohbetleri çoğaltmak için yola çıktığımızda büyük bir heyecan vardı içimizde. Çalışmalarımız sürdü, çalıştıkça hayallerimiz büyüdü. Ve hayallerimizin ilk adımını 5 Ekim 2017 tarihinde, Alsancak’taki Yakın Kitabevi’nde bir sabah buluşmasıyla attık. Ne güzel bir topluluktuk. Herkesin yüzündeki aydınlık, gülüşüne yansımıştı. Daha ilk günün sonuna gelmemiştik ki, harika bir ekip olacağımızı anlamıştım, olduk da!
İlk kitabımız Aslı Perker’in Sufle adlı romanı idi. Aramızda kitabı daha önce okuyanlar olduğu gibi, hiç adını duymamış olanlarımız da vardı. Biz Aslı Perker’i ve onun diğer romanlarını konuşmaya başladık önce. Yazarın yaşamını, söyleşilerinden bize yansıyanları tartışırken diğer kitaplarından yola çıkarak ‘meselelerini’ anlamaya çalıştık.
Sıra Sufle’ye geldiğinde artık Aslı Perker’i daha iyi tanıyorduk. Başladık konuşmaya… New York, Paris ve İstanbul üçgeninden hayatlarımıza uzanan roman, mutfağın sihirli dokunuşuyla birlikte karakterlerin yaşamlarını yaşamlarımıza ortak etti. Konuşa konuşa bitiremedik desek yeridir.
Kitabın etrafında sohbetimizi sürdürürken kendi hayatlarımızı düşünüyorduk, romanın kahramanlarının hayatlarını deşiyor, bağlantılar kuruyorduk. Aklımıza takılan, gerçekçi bulmadığımız yerler oluyordu, birbirimizden besleniyorduk. Bir karakterin Paris’te değil de İstanbul’da yaşasa nasıl olacağını sorguluyorduk. Paris’in bilmediğimiz sokaklarında geziyor, bu büyülü ortamın bizi götürdüğü edebiyatçılara selam veriyorduk.
Üç hafta geçtiğinde kimse bir roman üstüne bu kadar konuşabileceğimizi düşünmemişti. Kimimiz önceden okuyup gelmiştik, kimimiz üç hafta boyunca okudu kitabı. Hepimiz de farklı tatlar almıştık deneyimlerimizden.
Kitap ile Sohbet İzmir Lideri olarak üçüncü haftanın sonunda kitapdaşlarımızdan duyduklarımı paylaşmasam olmaz.
“Kitabı asla çizmezdim. Artık çiziyorum ve daha çok dikkat ediyorum.”
“Çizdiğiniz yeri okurken çizmemişim, ama ne kadar derin bir duygu varmış o bölümde.”
“Daha önce okumuştum, ancak hiç hatırlamıyordum. Artık kitap benim için bir anlam kazandı, karakterler canlandı.”
“Okuduklarımı unuturdum, ancak artık unutacağımı hiç sanmıyorum.”
“Bir kitap hakkında üç hafta ne konuşacağımızı düşünmüştüm, çok şey konuşuluyormuş.”
“Hiç şiir okumazdım, ilk haftadan beri şiire daha fazla dikkat etmeye başladım. Artık şiir okuyorum.”
Birbirimizi zenginleştirirken kiminin hiç dikkat etmediği şeyin başkası için ne kadar önemli olabileceğini gördük. Birbirimizi sosyal ve kültürel faaliyetlerden haberdar ettik, yeni deneyimlerimizi paylaştık. Kitap tavsiyeleri verdik. Şiirini kapıp gelenler oldu; mutlandım. Arkadaşını kapıp gelenler oldu; umutlandım. Paylaştık ve çoğaldık.
Güzel haberi üçüncü haftanın sonunda verdim birinci ekibe. Dördüncü haftada akşam buluşmaları başlıyor diye…
Ve biz 26 Ekim 2017 tarihinde Kitap ile Sohbet İzmir olarak ilk akşam buluşmamızı İpeksi Tatlar Tat Atölyesi’nde gerçekleştirdik. İkinci ekiple de çok güzel bir enerji yakaladık. Farklı deneyimlerden geliyorduk, birbirimizi besliyorduk. Bu sefer ikinci kitabımıza geçmiştik. Sevgi Soysal’ın Tante Rosa’sına… Üstelik sevgili Yasemin Sungur da aramızdaydı bu kez. Tüm ekiplerle tanışmaya, büyük bir ailenin birlikteliğini hissetmeye ve hissettirmeye gelmişti. Eski kitapdaşlar aramızdaydı, yeni konuklar, farklı dostlar, yazarlar…
Evet, Kitap ile Sohbet İzmir başladı. İki sene önce kurduğum Yazı Çizi Çeki Atölyesi’nin kıymetli adımlarından biri oldu. Bugün buradan bakınca heyecanımın ve hayallerimin güzelliğini görüyorum. Sevgili Yasemin Sungur ile, Kitap ile Sohbet Liderleriyle ve diğer kitapdaşlarla kurduğumuz hayalin daha çok başında olsak da biliyorum ki her geçen gün daha çok paylaşacağız, daha çok çoğalacağız.
Beril Erbil