Ilımlı ve Çok Yönlü Yazarımız: Martıdaş Öztaş

“TED Ankara Koleji, ODTÜ Makine ve ODTÜ İşletme Yüksek Lisansı ile 18 senelik eğitim hayatında öğrendiklerini 2006 sonrasında unutma sürecine girip, yeniden öğrenmeyi seçti, yeniden bir yolculuğa başladı,” diye anlatır kendini Deniz Öztaş dergimiz Martı’da okuyucularımız için. Beni en çok etkileyen, tesadüfen girdiği yüksek lisansta, tek bir cevabın olmaması nedeniyle çokça zorlandığı pazarlama alanından kariyer hayatına devam etmeyi seçmesi. “Düşünsene, pazarlama dersi aynen hayat gibi, tek bir cevap yok, bir mühendis için ne kadar zor olabiliyor” diyor. Bu ise onu yıldırmıyor, Samsung, LG, BenQ gibi firmalarda Pazarlama Müdürlüğü derken Genel Müdürlüğe kadar yükseliyor.

2010 yılı Yasemin Sungur (Martı Dergisi kurucusu) ile tanışmasını, ondan koçluk almasını hayatının önemli dönüm noktalarından biri olarak tanımlıyor. Nasıl olmasın? Gerek Bilgi Üniversite’sinde dersler vererek gerek bizzat koçluk yaparak, başını kurumsal hayatın dışına yavaş ve emin adımlarla çıkarmaya başladığı dönem bu.

2000 yılında başladığı kurumsal hayatına, 2016 yılında kendi isteğiyle noktayı koyuyor. Hiç boş durmuyor, Aile ve Organizasyon Sistemi uygulayıcısı, araştırıyor, blog tutuyor, Martı için yazıyor, öğrenciler yetiştiriyor, eğitimler veriyor. Özelikle film ile ilgili yazılarını okumanızı hararetle öneririm. Filmleri izlemiyor, adeta çok derinden yaşıyor, yaşatıyor, içindeki bilgelikle harmanlayıp okuyucularıyla buluşturuyor. Kendisine kurumsal eğitimleri için zihinselpazarlama.com, aile ve organizasyon dizilimi çalışmaları için denizoztas.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.

Aile Dizilimi

Şeyda: Hoş geldin sevgili Deniz. İzninle, senin gönül verdiğin “Aile Dizilimi” ile başlamak istiyorum. Bildiğim kadarıyla kişisel bir sorunun için başvurduğun psikolog seni nefes seanslarına, nefesteki uzman ise aile dizilimine yönlendirir. Karşına çıkan insanların açık görüşlü olması büyük bir şans kanımca. Hiç bilmeyenler için, aile dizilimi nedir? İnsanlar aile dizilimine neden gelsin?

Deniz: Merhaba sevgili Şeyda. Öncelikle bu samimi röportaj için teşekkür etmek isterim. Aile dizimi eğitimi aldığım iki Alman eğitmenden bir derdi ki “Her şey aile ile ilgilidir.” Benim gibi çekirdek aile ile büyüyen; memleketine, oradaki akrabalarına bir parka uzak olan biri için bu anlamak zordu. Oysa katıldığım ilk grup çalışmasında anladım ki, hayatımızda bizi rahatsız eden önemli konuların hepsi çocukluğumuz, ebeveynlerimiz ve atalarımıza bağlı – hatta göç varsa anavatanlara bağlı. Aile dizilimi belki bir konuya odaklanarak danışanın sadece izlediği –en azında başında öyle– psikodramaya benzer bir grup çalışması. Sizi ve geçmişinizi hiç bilmeyen diğer katılımcıların sizi, sizin çocukluğunuzu ve aile üyelerini canlandırdığı sıra dışı bir çalışma. Sıra dışı diyorum çünkü deneyimlemesem kimse beni ikna edemezdi herhâlde. Bu çalışa sırasında ortaya çıkan aile dinamiklerindeki rahatlama ve danışandaki ‘yeni anlayış – bakış açısı’ hayatın sonraki aşamalarında derinden olumlu bir etki yaratıyor. Kimler aile dizilimine katılmalı? Herhangi bir sıkıntısı olan herkes. Aile dizimi prensiplerini anladıkça hayatımızda normal gibi algıladığımız bazı durumların da dengesiz bir dinamik olduğunu keşfedebilirsiniz –aşırı yardımseverlik, çocuklara fazla düşkünlük, çocukla arkadaş gibi olma vs.

Şeyda: Aile dizilimini kurumlara taşınmış hali organizasyon dizilimi mi oluyor? Gerek aile gerek organizasyon dizilimi olsun, yaşayıp unutamadığın ilginç bir deneyimi paylaşır mısın?  

Deniz: Evet. Evrende her şey sistemlerden oluşuyor, dolayısıyla organizasyonlar için de dizilim açmak mümkün. Genellikle bireysel danışanlar kendi şirketleri ve seçimleri için dizilim açtırıyorlar. Henüz sistem dizilimi büyük kuruluşlarda çok yaygın değil. Bir gün bir kurumsal dizimde CEO ve CEO Yardımcısı arasındaki sıkıntı ele alındığında gördük, CEO Yardımcısı, CEO’yu babası ile karıştırıyor. Babası ile yaşanmış sıkıntılar iş ilişkilerine yansıyor. Bir seans, üç ay sonra CEO Yardımcısı başka bir büyük firmada CEO olarak göreve başladı. Benzer deneyimlerim kendi hayatımda da var. Bazen sadece dinamiği fark etmek ve yürekten kabul etmek birçok değişime sebep oluyor.

Eğitime Dair

Şeyda: Bir eğitmen olarak istisnasız her eğitmene sorduğum soruyu yinelemek isterim; pandemi sonrası neler değişti eğitim dünyasında? Eğitim dünyası gelecekte nasıl şekillenecek, hangi başlıklar öne çıkacak?

Deniz: Pandemi eğitimler için fırsat oldu. Zaten var olan internet üzerinden eğitim uygulamaları yaygınlaştı. İnsanlar evde, yolda veya bazen sadece dinleyerek birçok eğitime ulaşmaya başladı. Bu alışkanlık azalsa da –yüz yüze eğitimlerin tadı farklı– online hayatımızdan çıkmayacak. Son zamanlarda en azından benim cephemde fark ettiğim insanların kendileri ile ilgili arayışın arttığı. Dolayısıyla kişisel meselelerin çözüldüğü –insanın kim olduğunu ve kim/ne olmadığını anladığı eğitim ve uygulamalar yaygınlaşacak.

Şeyda: Haftada 2 gün kurumsal eğitim veriyorsun. Telefonda “Pandemi fırsat oldu bizlere” dedin. Pandemiyi fırsata nasıl çevirdin?

Deniz: Pandemi dönemi doğal olarak insanlar sosyalleşme ve kendilerine yatırım yapma ihtiyaçlarını sosyal medya ve internet üzerinden sağladılar. Instagram ve zoom platformlarında ücretsiz tanıtımlar, mevcut çalışmalara ücretsiz katılım birer fırsat oldu. Web sitemi (denizoztas.com) yeteri kadar yenileme ve besleme imkânı bulurken, insanların taleplerine göre kısa yazılar veya uzun röportajlarla içerik olarak insanların sorularına cevap vermeye çalıştım. Kurumlar ise evde çalışırken, eğitimleri de evlerinde alma seçeneğini fark etti ve bunu değerlendirdiler. Kriz zamanında kendine ve çalışanlarına yatırım yapan herkes uzun vadede bunların meyvesini toplayacaktır.

Şeyda: Şu an hangi eğitimleri veriyorsunuz? “Kabile Liderliği” eğitimini ilk senden duydum, içeriğini biraz açar mısın?

Deniz: Deniz Öztaş aile sistemi uygulayıcısı olarak bu işi yapmak isteyenlere 2019’dan beri eğitimler veriyor, onları uygulayıcı olmak adında yetiştirmeye gayret ediyorum. Kurumsal taraf ise benim bazı eğitimlerimi sunan eğitim firmaları ile çalışıyor. Bunlardan en etkili olanı 2014’ten beri beraber olduğumuz “İstanbul Eğitimler”. Ağırlıklı olarak NöroPazarlama, Marka Strateji, Kabile Liderliği gibi eğitimler vermekteyim.

Kabile liderliği aile dizilimi prensipleri ile örtüşen değişik bir bakış açısı. Türkiye’de başka vereni duymadım. Ben de online olarak yabancı kökenli bir eğitmenden aldığım bilgileri kendi deneyim ve bilgilerime dayanarak harmanladım. İnsan zihni evrimsel gelişiminin, günümüzdeki takım yapısını halen etkilediğini anlayarak daha etkin ekipler kurmak için kullanılabilecek bir araç. Aynı zamanda kabileye bir anlam yatarak bağlılığı artıracak bir program. Aile dizilimi gibi; kısa, net ve etkili.

Kendini Dönüştürme Yolunda

Şeyda: Kendini dönüştürme yolculuğunda, arayış hiç bitmiyor. Sufizm, Taoizm derken aslında hepsinin özü aynı, aynı şeyi farklı şekillerde söylüyorlar diye konuşmuştuk hatırlarsan. Herkesin yolu ve zorluğu farklı olmakla beraber, bu yolculukta en zorlandığın yan ne oldu?

Deniz: Bu yolculukta en çok zorlayacak yan, insanın kendi veçheleri. Hepimizin içinde hayatta kalmak adına oluşturduğumuz ve sonunda ‘Kişilik’ dediğimiz İç Parçalarımız. Tanrıları Okulu’ndaki gibi dışarıda hiçbir şey yok. Her şey içimizin yansıması. İçimiz ise çocukluk ve atalardan miras… Kendini bilmek en zorlayıcı taraf…

Şeyda: Yine bu yolda inanılmaz yatırımlar yaptığını biliyorum kendine, psikoloji, kuantum derken…Aldığın derslerden, sana kattıklarından, en çok etkilendiklerinden biraz bahseder misin? Nasıl seçtin onları, onlar mı senin karşına çıktı?

Deniz: Taoizm, 5 Element, Sufizim, Aile Dizimi, Nörobilim derken insanı anlamak için kitap okumak ve eğitim almak hiç bitmeyen bir yolculuk gibi. Okuma hızından fazla kitap almak da diğer bir alışkanlık.

Liderlik ve Kariyer Koçluğu eğitimlerini sistemik bakış açısı ve Nörobilim ile desteklemek bana inanılmaz bir koçluk modeli ortaya çıkardı. Geleceğe doğru ilerleyen birinin, geçmişinden görünmez ve bilinmez bir engel ile aynı anda çalışmak o kişi için bir fırsat. Aile dizilimi için birçok psikoloji sertifikası aldım, bunlardan bazıları; Temel Psikoloji, Genel Psikoloji, Aile Psikolojisi, Evlilik ve Çift Terapisi, Kişilik Psikolojisi… Bunların dışında NöroEkonomi ve Irrational Behavior gibi yurt dışı kökenli eğitimler de sayılabilir. Bazılarını ben seçtim, bazıları karşıma çıktı.

Son Söz

Şeyda: En son olarak senin de bünyesinde yer aldığın Martı Dergisi okuyucuları ile neler paylaşmak istersin?

Deniz: Martı Dergisinde uzun süreden beri yer almak bir mutluluk ve ayrıcalık. Kurucumuz Sevgili Yasemin Sungur’un bizlere verdiği imkân ve cesaretten dolayı teşekkür ediyorum. Yargısızca bizlere kapılarını açan bu ailenin bir parçası olmak, okuyucu ile bağ kurmak, diğer yazarları okuyup beslenmek tarifi zor bir fırsat. Tamamen gönüllülük esasına göre içerik oluşturan Martı Dergisi’nin elit okuyucu kitlesini çok seviyoruz. Teşekkürler.

Önceki İçerikİnönü’nün Yönetsel Becerileri
Sonraki İçerikFonksiyonel Beslenme Yolculuğum
Şeyda Bodur
Kendini anlatmak dünyanın en zor şeylerinden biri bence. Sürekli değişip dönüşürken, yaşam biteviye bizi şekillendirirken, sahi ben kimim? Değişmezlerim var mı, varsa neler? Dilerseniz beni yazılarımdan sizler tanıyın. Yine de beni heyecanlandıran kavramlar ortaya bırakayım, birer ipucu niteliğinde; Akdeniz, çiçekler, iletişim-İkizler burcu, Boğaziçi üniversitesi, kız kardeş, hak-miras, nezaket, ilk yaz, disiplin-aylaklık, Türk kahvesi, demli çay-simit, kiraz-karpuz, keyif, keşif, denge, dönüşüm, mistik, holistik, seyahat, sahici paylaşımlar, samimi sohbetler... Burada sadece yazmaktan ve okumaktan bahsetmek istiyorum. Neden mi yazıyorum? Biliyorum bencilce olacak, herşeyden önce bana iyi geliyor. Düşüncelerim netleşiyor, duygularım alan buluyor, sakinleşiyorum, sadeleşiyorum, “O”lanla hizalanıyorum, kendimi ifade ediyorum, üretiyorum, yaratıyorum, yüreğimi ortaya koyuyorum, yaşama katılıyorum, meydan okuyorum, “ben de varım” diyorum, belki ortaklık arıyorum ve daha nicesi...Satırlara sığmaz. Neden mi okuyorum? Sözü bir Usta’ya bırakmak istiyorum izninizle, ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla... “Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır…” Edip Cansever