Biyografileri okumayı çok seviyorum. Yaşanmışlıkları okumak bana her zaman çok çekici gelmiştir. İsmet İnönü, Osmanlı Devleti’nin son dönemdeki en parlak subaylarından biri olmakla beraber Cumhuriyet’i kuran kadronun çok önemli liderlerinden biri, ikinci cumhurbaşkanımız.
Uzun yıllar İsmet Paşa ile siyaset sahnesinde yan yana çalışmış olan Şeref Bakşık’ın yazdığı “CHP ile bir ömür” kitabında bu özel insanın yönetsel becerileri hakkında detaylı bilgiler veriliyor. Kitabın içinde yer alan, öne çıkan bazı özellikler şu şekilde sıralanıyor;
- Çok partili sisteme geçiş sonrası yapılan seçimlerde kaybeden İnönü yıllar sonra,” En büyük yenilgim, en büyük zaferimdir” demiş. Bu söylem, bir liderin girdiği yarışta yenilse bile inandığı değerler doğrultusunda asla pişmanlık duymadığını gösteriyor. Çok partili sisteme geçişle uzun vadede Türkiye demokrasi yolunda önemli aşama kaydetmiştir.
- Güçlü bir ülke finansal yapısına önem veren İnönü iktidarı kaybettiği anda Merkez Bankası’nda güçlü bir rezerv bulunuyormuş. Bu hususa çok özen gösteren İnönü birçok konuda olduğu gibi burada da titizliği ile biliniyormuş. Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülke ya da şirketin bugün ayakta kalamayacağını çok iyi biliyoruz.
- “Çıkış yolu daima vardır.” Paşanın bu sözü lider, yönetici olarak asla karamsarlığa düşmediğini gösteriyor. Kurtuluş Savaşı lider kadrosunda bu olumlu bakış açısının başta Atatürk olmak üzere tüm kadroda ekseriyetle olduğunu çeşitli hatıralarda okuyoruz.
- İsmet Paşa, çalıştığı kişilerin ve rakiplerinin sinir sağlamlığını ölçermiş. Bugün popüler kavram olan “resilience”, duygusal dayanıklılık olarak adlandırabileceğimiz bu tutum onu ayrıcalıklı kılan özelliklerden biriymiş. Ona göre bir kişinin sinirlerinin sağlam olması hayatta ve özellikle siyasette çok önemliymiş. İş hayatında da bu kavram son derece önemli değil mi?
- Rakiplerinin sinirlerini yıpratmayı önemsermiş. Bunun en meşhur örneği herhalde Lozan müzakereleridir. Sinirlerini yıprattığınız rakibinizi mutlaka hata yapmaya zorlarsınız. Bununla beraber rakibinizi yıpratırken sizin sinirlerinizin de sağlam olması gerekir.
- “Namuslu adamlar kapalı yerlerde de verdikleri sözleri tutarlar”, diyerek dürüst tutumunu her zaman göstermiştir.
- Paşa’nın yakın dostu Org. Kazım Orbay rahatsızlanır, tedavisinin yurt dışında yapılması gerekmektedir. Kazım Bey, ben 70 yaşımı geçtim, devlete yük olmak istemem diyerek teklifi reddeder. İnönü kendi cebinden masrafları karşılamak ister. Kazım Paşa kaynağın İsmet Paşa olduğunu bilmemesine rağmen yine reddeder. Bu bilgiyi de süreci takip eden Özel Kalem’in hatıralarından öğreniriz. Bu davranışıyla yol arkadaşlarının sonuna kadar yanında olan, fedakarlıktan çekinmeyen bir liderdir.
- İsmet Paşa, Almanca, Fransızca ve İngilizce dillerini görüşmelerde kullanabilecek düzeyde biliyormuş. Buna rağmen tercüman kullanıyormuş. Sebebi ise, devlet konuları önemli olduğu için hiçbir kelimeyi kaçırmak istemezmiş. Bununla beraber tercümanın da dile hakimiyetini ölçermiş. “İkili dinleme” diyeceğimiz yöntemde eğer konuşmada bir tereddüt geçerse hemen açıklığa kavuşturmak istermiş. Paşa, ayrıca tercüman çeviri yaparken düşünme fırsatı da bulurmuş. Bu da işine özenini oldukça net göstermektedir.
- İnönü öfke yüklü sadece iki kelime söylermiş, “Hadi canım sen de!” ve “Maskara” Bugünkü söylemlere bakınca ne kadar da masum ifadeler.
- Paşa, “çok, pek, olağanüstü, müthiş, harika”, gibi sıfatlar kullanmazmış. Eğer bu sıfatlar gelişi güzel tüketilirse tam kullanım yeri geldiğinde ne kullanacağını hesaplarmış.
- Çocuklarına verdiği eğitimi Erdal İnönü şöyle özetliyormuş, “Babam bizlere daima insan vazifesini yapar ve sonuna kadar yapar, derdi.” İş takibi, kalitesi ve sorumluluk almak adına ne önemli bir öğüt.
- İnönü her söyleneni “içtenlik testi”ne tabi tutarmış. Paşa, konuştuğu kişiyi sorulara boğar ve sonuç almayı bilirmiş. Kişiyi başkalarından tanımaya özen gösterirken, kendi yorumunu da edindiği bilgilerle karşılaştırırmış. İnanılmaz bir muhakeme gücü varmış. General Harrington Mudanya’da tanıdığı İnönü için “Konuşulanın çok daha ötesini görmektedir” der. Paşa Mudanya Mütarekesi döneminde sadece 36 yaşındadır.
- Mutlaka yapılması gereken işler için, meşhur sözü değiştirerek şöyle dermiş, “Ya bu deveyi güdeceğiz ya da bu deveyi güdeceğiz.”
- Paşa, her gün, gündüz saatlerinde bir saat uyurmuş. “Buna 45-50 yaşlarında başladım, çok zor alıştım ancak çok faydasını gördüm. Bir günü ikiye bölüyorsun ve dinç kalkıyorsun” dermiş.
- “Haksız olmaktansa mağdur olmayı tercih ederim” dermiş. Bu adalete ne kadar önem verdiğini gösteren önemli bir söz.
- Çok iyi bir dinleyici olduğunu yakın çevresi dile getiriyor. Bir diğer özelliği de yaşam boyu öğrenci olmasıdır. Daima öğrenmeye, gelişime açık bir lidermiş.
Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir kahramanı olan İsmet İnönü üstün yöneticilik ve liderlik becerileri ile de tarihte yerini almış, halen günümüzde bizlere ışık tutmaktadır.
Anıl Akın