Değer yargılarımız eylemlerimizi belirler. Akıl sağlığımız ve mutluluğumuz da bu eylemlerin geçerliliğine bağlıdır.
İnsan, yaşamak ve mutlu olmayı ciddiye alınacak birer iş gibi icra ederse, hem kendinin hem toplumun ahlaki sorunlarıyla, yanlışlarıyla yüzleşebilirse gerçekten mutlu olmaya yaklaşır. Böylece insan, hem kendisi için hem de kendisi gibi var olmuş olur. İşte mutluluk budur.
Hepimiz, tüm yapıp ettiklerimizle “kendimizi gerçekleştirmeye” çalışıyoruz. Gündelik hayat içinde “davranırken” hareket noktamızı ne belirliyor? Toplumsal sistemler mi? İçinde yaşadığımız toplum mu? Bizatihi kendimiz mi? Özgürlüğümüzü doyasıya yaşasaydık her şey nasıl olurdu? Yer yer bu soruların cevaplarının arandığı, değişik bakış açılarının bu sorular çerçevesinde ortaya konulduğu eserde, Fromm, tüm bunlara “insan” ekseninde bakmayı yeğliyor.
Koçluk eğitimleri almaya, kendimi yeniden keşfetmeye, insana ve insan psikolojisine dair yeniden düşünmeye başladığım bir dönemde karşılaştım Erich Fromm’un “Kendini Savunan İnsan” adlı kitabıyla.
Yaşamın kendisinin de tıpkı tıp, mühendislik ve resim gibi bir sanat olduğunu belirttiği kitabında Fromm, insan ve insanın davranışlarına “insanın kişisel bütünlüğü” ve “insanın değişim potansiyeli” merkezinden bakıyor.
“İnsancıl Ahlak”, “İnsan Doğası ve Karakter”, “İnsancıl Ahlakın Sorunları” ve “Günümüz Ahlak Sorunu “ olmak üzere dört bölümden oluşan eserinde Fromm, kendinden önceki ve çağdaşı filozofların insana ve insanın ahlak anlayışına bakışını da irdeleyerek ahlak sorununu ve insanın kendini ve güçlerini gerçekleştirmesine yol açana normları ve değerleri tartışıyor. Fromm, insanı, içinde yaşadığı toplumun etkilediğini, insan davranışlarının toplumsal sistemler tarafından belirlendiğini kabul etmekle birlikte “İnsan doğruyu bilme ve sevme yeteneklerine sahiptir” diyerek buna karşı çıkıyor. Kişinin tüm varlığının üstün bir güç tarafından tehdit edilmesi halinde güçsüz ve korkak bir hale gelerek, aklının etkilenmesini “gücün felç edici etkisi”ne bağlamanın yanında içinde barındırdığı vaade de dayandırıyor. Ve kişiyi, güç karşısında kendi etkinliğini yitirmesi yerine, güce karşı kendi bütünlüğünü koruma yeteneği olan “özgürlüğe” davet ediyor.
Fromm’un sözünü ettiği özgürlük ise keyfi seçimler yapma özgürlüğü ve zorunluluktan doğan özgürlük olmayıp “İnsanın potansiyel olarak ne olduğunu anlama ve varoluş yasalarına göre gerçek doğasını hayata geçirme özgürlüğüdür.”
Ahlak sorununu, otoriter ahlak ve insancıl ahlak kavramları çerçevesinde tartışan Fromm, otoriter ahlak anlayışının, deyim yerindeyse “düzenin sürmesi”ni esas alırken, insancıl ahlak anlayışının insanı temel aldığını savunuyor ve insancıl ahlak geleneğinde, normları ve değerleri yerleştirmenin temelinin “insanı bilmek” olduğunu vurguluyor.
İnsanın ahlaki sorunlarının nasıl çözümleneceğine dair ise şöyle diyor: “Uygulamacı bir psikanalist olarak benim tecrübelerim ahlaki sorunların kişiliğin hem teorik hem de uygulanan terapilerle incelenmesiyle çözümlenemeyecekleri konusundaki görüşümü onaylamıştır. Sahip olduğumuz değer yargıları bizim eylemlerimizi belirler, bizim akıl sağlığımız ve mutluluğumuz onların geçerliliğine bağlıdır. Bu yargıların değerlendirmelerini, sadece bilinçsiz akıl dışı arzuların akılcılaştırılması olarak ele almak genel kişiliğe dair olan görüşümüzü daraltır ve bozar.”
Fromm, kitap boyunca girdiği tüm tartışmaları, şu cümle ile sonlandırıyor: “…tüm bu tartışmalardan çıkarılacak önemli bir özellik de vardır: Ne iyi ne de kötü sonuç kendiliğinden olur ya da önceden kestirilebilir. Karar insanın içindedir. İnsanın kendini, hayatını ve mutluluğunu ciddiye alma yeteneğinde, kendisinin ve toplumun ahlaki sorunlarıyla yüzleşmeye hazır olmasında saklıdır. Yani karar, onun kendisi olma ve kendisi için var olma cesaretine bağlıdır.”
Kendimizle uyum içinde yaşamanın önemli olduğu görüşünü dile getiren From’un bu yaklaşımını koçluk çalışmalarımızda ne kadar sık vurguladığımızdan yola çıkarak “Kendini Savunan İnsan” adlı kitabı, kendisiyle ve insanlarla derdi olan herkese, öncelikle de işi insanın kendisi olan, insanları anlamak üzere çalışan ve bu alanda çaba harcayanlara şiddetle tavsiye ediyorum.
Kitabın arka kapağında da yazıldığı gibi bütün kitaplarında ele aldığı insan ana-fikri etrafındaki düşüncelerini açık, anlaşılır, akıcı bir dille bu kitapta da anlatmaya devam eden Fromm, “Kendini Savunan İnsan” adlı eserinin çağdaş insanın kendisinden ve özgürlüğünden kaçışını analiz ettiği “Özgürklükten Kaçış” kitabının bir devamı olduğunu belirterek birlikte okunmasının yararlı olacağını söylüyor.
Kendi kendinize ışık olun
Yalnız kendinize güvenin
Kendi gerçeğinize sarılın
Yalnız o ışığa yürüyün
BUDA
—————————–
Kendini Savunan İnsan
Yazar: Erich From
Çevirmen: Devrim Doğan Yüzer
Yayınaevi: İLYA İzmir Yayınevi-2010
Seher Özen Karadeniz