İş Hayatında Beden Dili

Beden Dili Nedir?

Duygularımızın ve hislerimizin sözcüklere dökülmemiş halidir. Yoğun tempolu iş hayatında ise çok kısa sürede bırakılmak istenen izlenimin yansımasıdır. Dolayısıyla iş dünyasında nasıl bir izlenim bırakmak istediğimiz ve çevredeki insanları nasıl etkilemek istediğimizle ilişkili bireysel beden dili farkındalığı çok önemlidir. Çünkü bu, bizimle ilişkili algıyı kısa sürede dış dünyaya yansıtır. Beden dili kullanımının etkili olması, iletişim sırasında birçok kapıyı açan bir anahtar gibidir.

Amerika’da yapılan araştırmalar sonucuna göre etkili bir iletişimde %60 beden dili önemli iken, bunu sırasıyla ses tonu ve kullanılan kelimeler izlemektedir.

Beden Dilinin İş Hayatında Çalışanlara Etkisi Nasıldır?

Beden dilinde bırakmak istediğimiz izlenim aslında iş dünyasındaki başarının sırrıdır.  Bizim kendimizi nasıl algıladığımız önemlidir ancak başkalarının bizi nasıl algıladığı veya nasıl algılamalarını arzu ettiğimiz de büyük önem taşır. Konuşmamız, bakışımız veya ses tonumuz beden dili aracılığıyla dış dünyaya yansır. Onlar üzerindeki izlenimde bizim aslında iş dünyamızdaki kredimizi oluşturur. “Ben nasıl görünmek istiyorum, dış dünya beni nasıl görüyor?” sorularıyla ilişkili geri bildirim duymak, beden dilimizle ilgili sorular sorup karşı taraftan bununla ilgili yansımalar alarak kendimizde düzeltmeler yapmak ve beden dilimizin dış dünyada nasıl algılandığını bilmek iş dünyasındaki başarı açısından çok önemli ve değerlidir.

Beden dili, tokalaşma şekli, göz teması, duruş ve ilk otuz saniye içindeki bedensel tutumun karşı tarafa verdiği mesajlar bakımından da önem taşır. “Duruşundan hiç hoşlanmadım”, “Bakışını sevmedim”, “Bir görüşte kanım ısındı”, “Ben onu gördüğüm an işe yaramaz olduğu anlamıştım” gibi değerlendirmeler o kişi ile gelişecek iletişimin temelini oluşturmaktadır.

Yüzümüzdeki ifadeler hatta nefes alıp verme ve bunun şekli bile çevrede bir anlam ifade eder ve bunların farkına varmak diğer bir yandan verimlilik ve olumluluğu arttıran bir unsurdur.

İş hayatından da birkaç örnekle açıklayacak olursak, canı sıkılan bir insanın kaşları çatık, omuzları, boynu düşük ve merkezi kapalıdır. Böyle bir insanın çevredeki insanlar tarafından baskı altında kalmış olduğunu, beden açılarını çok iyi yöneten ve karşıdakiyle göz teması kuran insanların ise özgüveninin daha yüksek olduğunu ve iş fırsatlarını daha iyi yakaladığını rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Aslında kendi beden dilimiz ne yaşadığımızın da göstergesidir.

Sık sık derin nefes alıp veren bir kişinin sıkıldığını anlayabiliriz. O kişi o gün belki bir nefes darlığı yaşıyordur ve ondan bunu yaptığını düşünüyordur. Çevredekiler ise onun yaptığı işten ya da o anki ortamdan sıkıldığını tahmin ediyordur. Nefes alıp vermekten giyilen kıyafete kadar sözel olan veya olmayan beden dilleri çevredeki insanlara birçok anlam ifade etmektedir.

Bazen kendisine herhangi bir tepki gösterildiğinde el hareketleriyle karşı çıkan, isyan eden kişiler görebiliriz. Bu kişiler her şeye bu şekilde tepki veren bir beden dili sergilerler. Bu beden dili, isyan edenlerin dışlanmalarına veya kabul görmemelerine neden olabilmektedir. O nedenle önemlidir ki, duygu ve düşünceler bedene yansır. Beden dili de iş ve yaşam sonucuna yansır. O iş ve yaşam sonuçlarında elde edecek izlenimleri bırakmak için ise bedenimizi yönetmek gerekmektedir.

*Bir rehber olarak edinebileceğiniz kitap önerim var: Joe Navarro, Beden Dili  (Yazarın, dünya çapında en çok satan kitabı)

Küçük bir deneyimimi de yeri gelmişken paylaşmak isterim. Yakın bir zamanda yaptığım yaklaşık 1 saate yakın süren bir iş görüşmesinin sonuna geldiğimizde ayağa kalktık ve yürürken konuştuklarımızın özetini toparlamak için son konuşmalarımızı yapıyorduk. Bu esnada adayın bir bacağını vücuduna dik bir açıda tuttuğunu fark ettim ve “Sanırım gitmeniz gerekiyor, geç kaldınız” diye sordum. “Evet” diyerek onayladı ve  “Mevcutta çalıştığım yerde tam yarım saat sonra benim yöneteceğim bir toplantı başlayacak, özür dilerim” dedi.

Adayın kullandığı dil ve beden hareketi yalnızca olumlu duygular vermekteyken ayakları en doğru bilgiyi ortaya koymaktaydı. Ayaklar, adayın ne kadar kalmak istese de görevin onu çağırdığını söylüyordu.

Sonuç olarak, beden dili iş dünyasında ve sosyal çevrede insanlar üzerindeki etkiyi ortaya koyar. İnsanları tıpkı bir kitap okur gibi okuyabilmek ve bunu yaparken de her kitabın içeriğinin farklı olduğunu akılda tutmak gerekir.

Diğer insanlarla kurduğumuz iletişimde bizlerin seçeceği davranış aramızdaki ilişkiyi belirler. Davranışımız neyse, biz o oluruz.  Bu sebeple alacağımız karşılık bizim dünyaya vereceğimiz tepki olacaktır.

Sevgilerle…

Aybike Akgün

Önceki İçerikDanimarkalıların Mutluluk Sırrı Hygge: Hayatının En Anlamlı Günü Bugün
Sonraki İçerikDuygularımızı Nasıl Daha İyi Anlarız? -2