Japon Kültürü Kavramları – 2

Bugün bahsedeceğim kavram “Kaizen”, tesadüfe bakın, yeni yıl ruhuna “cuk” diye oturuyor. Malum, koca bir seneyi geride bırakıp diğerine geçiş yapmak üzere olduğumuz aralık ayı, iyisi ile kötüsü ile geçtiğimiz seneyi değerlendirdiğimiz, hepimizin az-çok, bilinçli bilinçsiz gelecek yıl için yapılacaklar/ hedefler listesi belirlediği bir dönem.

“Kaizen”, ilk bahsetmiş olduğum “Oubaitori” kavramına göre daha çok duyulmuş bir kavram. İtiraf edeyim, bu kelime hayatıma 1990’ların başında, Hocam Rıza Kadılar ile tanışmamdan çok daha önce girdi. Yanılmıyorsam dünyada genel geçer bir organizasyonel yaklaşım olarak ilk kez Toyota firmasında kullanılmış. Bu yazımda izninizle, kelimenin endüstriyel tarafından ziyade, felsefesinden bahsedip ardından yeni yıl kararlarına bağlamak istiyorum. 

KAIZEN

Birleşik bir sözcük olup; kai değişim, zen ise daha iyi anlamına gelmekte. Özetle, sürekli iyileştirme anlamına geliyor. İstisnasız herkes gelecek seneye, içinde bir umutla bir şeyler dileyerek girer. İstemek işin bir yarısı ise, diğer yarısı çabalamak. Gelin görün ki çabalamak kısmını, ucunda kısa dönemde alacağımız bir havuç- yani ödül yoksa maalesef ilk kısma nazaran daha rahat es geçeriz.

Kazien işte tam bu noktada devreye girer. “Küçük değişiklikler birikir ve tüm farkı yaratır,” der. Kredi kartları ile önce tüketip bedelini sonra ödediğimiz günümüz dünyasında, sabırlı ufak adımlarla sonuca ilerlemek kolay olmasa gerek. Ancak imkânsız değil, eğer biz yeterince istersek. 

2024’E GİRERKEN

O zaman bu çerçevede; aşağıdaki sorular eşliğinde yeni yıl için karar almak ister misiniz?

S:2024 yılı için hangi alanda “kaizen” felsefesi ile bir fark yaratmayı seçiyorsunuz?

C:Kişisel cevabım fiziksel hareketi arttırmak yani egzersiz olur. 

S:Hedefinizin gerçekleştiğini nasıl anlayacaksınız?

C:Ağır hissetme duygumdan kurtulacağım, ilaveten eski giysilerimin hepsine olmasa bile çoğuna girebileceğim.

S:Bu konuda size destek olabilecek kaynaklarınız neler? (Güçlü yönler, kişiler,…)

C:Disiplinliyim, ayrıca ablamdan kantarın topuzunu kaçırdığımda beni uyarmasını isteyebilirim. 

S:Bu konu için atacağınız ilk adım ne olacak?

C:Günde 20 dk yürüme ile başlayabilirim sanırım. 

Buraya kadar iyi güzel, ancak belli bir noktaya (kiloya…) erişince de eylemi bırakabiliyor insan. O zaman son sorum da şöyle olsun;

S:Hayatımızın herhangi bir alanında gelişmek için sürekli nasıl çaba gösterebiliriz acaba?

Sorunun yanıtı şimdilik bende de yok…Bulanlar varsa gelsin beri…

Bu vesileyle, bütünün hayrına olan tüm dileklerimizin gerçekleşmesi temennisiyle mutlu seneler…

Şeyda Bodur

 

Önceki İçerikÇGD Akdeniz’den Gıda, Beslenme ve Sağlık Haberciliği Atölyesi
Sonraki İçerikYeni yıl arifesinde yeni kararlar alırken nelere dikkate etmeliyiz?
Şeyda Bodur
Kendini anlatmak dünyanın en zor şeylerinden biri bence. Sürekli değişip dönüşürken, yaşam biteviye bizi şekillendirirken, sahi ben kimim? Değişmezlerim var mı, varsa neler? Dilerseniz beni yazılarımdan sizler tanıyın. Yine de beni heyecanlandıran kavramlar ortaya bırakayım, birer ipucu niteliğinde; Akdeniz, çiçekler, iletişim-İkizler burcu, Boğaziçi üniversitesi, kız kardeş, hak-miras, nezaket, ilk yaz, disiplin-aylaklık, Türk kahvesi, demli çay-simit, kiraz-karpuz, keyif, keşif, denge, dönüşüm, mistik, holistik, seyahat, sahici paylaşımlar, samimi sohbetler... Burada sadece yazmaktan ve okumaktan bahsetmek istiyorum. Neden mi yazıyorum? Biliyorum bencilce olacak, herşeyden önce bana iyi geliyor. Düşüncelerim netleşiyor, duygularım alan buluyor, sakinleşiyorum, sadeleşiyorum, “O”lanla hizalanıyorum, kendimi ifade ediyorum, üretiyorum, yaratıyorum, yüreğimi ortaya koyuyorum, yaşama katılıyorum, meydan okuyorum, “ben de varım” diyorum, belki ortaklık arıyorum ve daha nicesi...Satırlara sığmaz. Neden mi okuyorum? Sözü bir Usta’ya bırakmak istiyorum izninizle, ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla... “Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır…” Edip Cansever