Nasıl çok değerli bir mücevher karanlıkta yere düşünce, onu bulmak için, değeri çok düşük bir mumun ışığından yararlanılırsa; anlatımı çok zor olabilecek karmaşık bir konu da, basit bir hikâye ile herkesin anlayacağı bir şekle getirilebilir. İşte böyle hikâyelerden bir demet:
Karlı bir şubat sabahı, bir adam, hava durumunu da düşünerek, erkenden kalkmış kahvaltısını yapmış, atkısını boynuna sarmış, paltosunu giyinmiş işine gitmek üzere evden çıkmıştı. Evden biraz ötede ayakları çıplak, üstünde yırtık bir gömlek, burnu akan, soğuktan ve belli ki açlıktan titreyerek ağlayan ufak bir çocuk gördü ve gözlerine inanamadı. Bu çocuk, bu saatte, burada ne arıyordu? Ne kadar zamandır buradaydı? Kimi kimsesi yok muydu? Adam dayanamadı, isyan etti, ellerini göğe doğru açıp: “Tanrım” diye yakardı, “Bu zavallı çocuğun halini görmüyor musun? Buna nasıl izin veriyorsun? Neden bir şey yapmıyorsun?”
Bir süre sessizlik oldu, sonra birden, gökten bir ses geldi:
“Ben seni yarattım ya…”
TUTUKLU
Nazi kamplarında iki sene yaşamış ve hayatta kalmayı başarmış iki Yahudi, yıllar sonra bir araya gelmişlerdi. Eski günlerden, yaşadıkları zor anlardan konuşuyorlardı. Biri, sordu:
“Nazileri, bize bütün bu yaptıklarından sonra, affedebildin mi?”
“Çoktan affettim” dedi öbürü ve sordu:
“Ya, sen affedebildin mi?”
“Hayır, ben hala onlara karşı nefret doluyum”
“O zaman, sen hala onların elinde tutuklusun”
DİLEKLER
İkisi de altmışlı yaşlarda olan bir çift, evlerinde kırkıncı evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı. Tam kadehlerini kaldırmışlardı ki, masanın üstünde minicik bir peri belirdi.
Peri, “Sizin bu mutlu beraberliğinizi yıllardır beğeni ile izliyorum, kırkıncı yılınızda sizi ödüllendirmek istedim. İkiniz de, benden bir dilekte bulunun ne isterseniz yapacağım” dedi. Çift şaşırmıştı. Kadın o şaşkınlıkla, “Ben eşimle bir dünya seyahati yapmak isterim” dedi. Peri elindeki ucu yıldızlı asasını bir salladı, dünyanın en büyük, en lüks gemisinde birinci sınıf kamerada bir dünya turu bileti masaya düştü. Sıra adama gelmişti. Adam düşündü, bu fırsat bir daha ele geçmezdi. “Ama ben, bu geziyi benden otuz yaş genç bir hanımla yapmak isterim” dedi. Peri de bir an düşündü ve asasını adama doğru bir salladı ve geldiği gibi birden yok oldu. Adam doksan yaşında olmuştu.