Neden Kendin Olmak?
Kendin olmak en önem verdiğim ve eğitim süreçlerimden sonra çıkardığım gerçek bir sonuç benim için. Bunun üzerine atölye çalışmaları, eğitim seminerleri veriyorum. Eğitim süremiz haftalık buluşmalarla 5 hafta sürüyor. İlk hafta sonrasında katılımcılar farkındalıklarını paylaştıklarında ben bile şaşırıyorum.
Bu yüzden size bu ay ki yazımda biraz Kendin Ol‘mak ve zihin kullanımımız konusunda bilgiler paylaşmak istedim. Kendin Ol’makla ilgili bilgelik çok eski den beri dile gelmiştir.
Latince ‘’nosce te ipsum’’ Türkçesi ‘’Kendini Bil’’ bu deyiş düşünce tarihinin en eski şeklidir. Çağlardan beri günüzmüze kadar gelmiştir. Sufi dergahlarında benzer anlamlar kullanılmıştır. Yunus Emre “İlim İlim demektir İlim kendin(i) bilmektir’’ söylemiyle dile getirmiştir. Hacı Bektaşi Veli “Sen seni bil seni, sen seni’’ olarak bu felsefesini belirtmişti. İnsanın kendini tanıması, anlaması, benliğinin farkında olması gerekliliğine vurgu yapan bu söylemler, zamandan ve mekandan arınarak günümüze kadar aktarılmıştır.
Kendini tanıma; tüm insanlarda ortak bir süreçtir. Kişide bazen gerilim, bazen heyecan yaratan, fiziksel ve psikolojik içerikleri olan özel bir süreçtir. Kişinin ben farkındalığı üzerine kurulmuştur. Kişilik ben’in tüm anlamlarıdır.
Kişinin kendisini oluşturan benlik önce bedenle başlar. Kendini tanımak özgürlüktür, sınırsız olmaktır. Akıldır, zekadır, dengede olmaktır. Sürekli değişmektir. Bazen de aynı davranmaktır. Zamandan ve mekandan bağımsız olabilmektir. Enerjidir, güvendir. Beni bilmek benliği bilmek. Kendin Olmak eşsiz bir farkındalıktır.
Eğer farkındalık gelişmez ise insanın kişiliğinin zayıf ve güçlü yanlarını bilmez. İnsan kendini tanırsa ,hatalı olduğu, bağımlı olduğu her şeyi serbest bırakabilir. Özgür olmaktır bunun karşılığı. Aslında insanın kişiliği onun hayatıdır. Yaşam, bir anlamda bir yaşama yolu aramaktan çok insanın kendisini tanımasıdır. Kişilik yaşamın düğüm noktasıdır. İnsani ilişkilerin temeli de kişilikte bulunabilir.
Peki biyolojik sürecimiz nasıl işliyor dersek, beynimizin 100 milyar nöron ve 1.1 trilyon hücresi ile 1.5 kilogramlık bir tofuya benzer. Diğer nöronlarla bağlantı sağlayan ve sinaps denilen ortalama 5000 bağlantı noktası bulunmaktadır. (Liden 2007)
Bir nöron saniye de 5-50 sinyal gönderir. Her sinir sinyali bir bilgi parçasıdır. Kalbimizin kan pompaladığı gibi sinir sistemimizde bilgi pompalar. Bu bilgilerin büyük bir kısmı asla bilincinde olamayacağımız “şeydir”. Zihin, stres karşısındaki tepkilerimiz, sahip olduğumuz bisiklete binme bilgisi, kişilik eğilimleri, umutlarımız, rüyalarımız ve okuduğumuz bu satırların anlamını düzenleyen sinyalleri içermektedir. Beyin zihnimizin hareket kaynağı ve şekillendiricisidir. Öylesine meşguldür ki vücut ağırlığımızın % 2 sine dek gelmesine rağmen tüm oksijen ve glikozun %25 ini kullanır.(lammert2008)Bir makine gibi harıl harıl çalışır ,görevlerini yerine getirir.
Bilinçli zihinsel olaylar, bir akarsu içerisinde bir an oluşup hemen dağılıveren küçük girdaplar gibi, saniyeler içinde gerçekleşir veren geçici sinaps birlikleridir.
Hayatın bir çok rengi pek çok zevkli, neşeli yönü olmakla birlikte rahatsızlıkları, acıları da eksik değildir. Sadece biz insanlar, gelecek için endişelenir, geçmişten pişmanlık duyar, içinde bulunduğumuz durumda dolayı kendimizi suçlarız. İstediğimizi elde edemediğimiz zaman sinirlenir, hoşumuza giden bir şey sona erdiğinde boşluk yaşarız. Acı çektiğimiz gerçeği bize acı verir. Canımızın yanmasına üzülür, üzgün olmamıza üzülürüz. Mutsuzluğumuza, tatminsizliğimize büyük ölçüde neden olan bu tür bir acı hissi beynimizin bize oynadığı bir tür oyundur aslında.
Burada üç olgudan bahsetmemiz gerekir. ERDEM, FARKINDALIK, BİLGELİK. Beynimizin bu üç temel olguyu destekleyen üç temel işlevi vardır. Düzenleme, öğrenme ve tercih. Beyin, bir dizi birbirine bağlı tetikleyici ve baskılayıcı eylemler üzerinden hem kendisini hem vücudumuzda ki sistemleri düzenler. Beyin yeni devreler oluşturduğunda yada eski devreleri koparmak veya güçlendirmek suretiyle öğrenir. Kendisi için değerli olan deneyimleri tercih eder. İşte önemli tüm zihinsel faaliyetlerde bu üç işlevi görürüz. Erdem olumlu eğilimlere bizi teşvik ederken olumsuz eğilimlerden bizi uzak tutar.
Farkındalık yeni şeyler öğrenmeyi sağlar ve geçmişte öğrenmiş oldukları üzerine daha sağlam bir farkındalık oluşturur. Bilgelik daha büyük zevkler elde etmek için önemsiz keyiflerden vazgeçmek gibi tercih hakkını kullanır. Aydınlanma yoluna çıktığımızda, bulunduğumuz yerden başlarız yola. Sonra çaba göstererek erdem, farkındalık ve bilgelik ile güç kazanır. Kendimizi daha mutlu, daha sevgi dolu hissederiz.
Gerçek doğamız, özümüz saf, huzurlu, bilinçli, aydınlık, sevecen ve bilgedir ve bu öz, gerçekliğin özü ile biz ona ne dersek diyelim zaten o gizemli bir şekilde temas halindedir. Bu özümüz geçici olarak stres, çeşitli endişeler, öfke ve doyurulmamış arzuların karanlığına gömülse de her zaman ordadır aslında.
Dünyada öyle biri var ki bu kişi karşısında sizden daha güçlüsü yok. Kim bu? Gelecekte ki siz. Alın onu avuçlarınızın içine, kaderi sizin göstereceğiniz özene bağlı… Geçmişi değiştirmek mümkün değil, bu konuda her şeyi olduğu gibi kabul etmek, iyi bir gelecek için kendinizi yanınıza almalısınız.
Kendi aydınlanma yolunuzda yürüdükçe işinizde ve ilişkilerinizde daha etkili olabileceksiniz. Kendi ol’mak etrafınızdakilere de verdiğiniz büyük bir armağandır.
Kaynak
Zihin Kullanma Kılavuzu Dr.Rick Hanson ve Dr. Richard Mendus
Kendine İyi Bak Doç Dr. Uğur Batı