Kendi hayatımı yaşıyorum, kendi kararlarımı alıyor, ne istersem ona karar veriyorum diyebiliriz ama gerçek aslında bu değil. Çevremizdeki herkesin düşüncesinden br parça etkileniyoruz. Ailemizin, arkadaşlarımızın, eşimizin etkisi var şekillendirdiğimiz düşüncelerde. Amacımız bencil olmak değil tabii ki, ama kendimizin değil başkalarının hayatını yaşadığımızda bir yerlerde sıkışıyoruz ve hayat çıkmaza giriyor.
Eğer istediğimiz şeylere sahipsek ve mutlu değilsek veya olmak istediğimiz yerde olmadığımızı başarısız olduğumuzu hissediyorsak, durup düşünmenin zamanı gelmiş olabilir: “Kimin hayatını yaşıyorum?”
Bilinçaltımızda çocukluktan yerleşmiş birçok bilgi vardır. Bunların çoğunun farkında değilizdir ve var olduklarını fark etmemiz bile zaman alabilir. Örneğin, çocuklukta evlenmek ve yuva kurmanın çok önemli olduğu söylenen bir ortamda büyüdüyseniz, bunun getirisi hayatınızın tüm anlamını bunun üstüne kurmanız ve bunu sorgulamamanızdır.
Her şey başlarda onay alma arzusuyla başlar, yalnızlıktan kurtulma ve sevgi ihtiyacı ile devam eder. Bizi büyütenler iyiliğimizi istediğinden, farkında olmaksızın, aslında karşılıksız olarak almamız gereken bu ihtiyaçları bize bir şeylerin karşılığı olarak sunmaya başlar. Örneğin, “Eğer iyi, başarılı ve benim istediğim gibi olursan, sevilir, onaylanır ve kendini iyi hissedersin.” Bu durumda kendimize şunu söyleriz: “Eğer kendim gibi olursam sevilmem ve yeterince destek göremem.” Bizden istenilen kişi olmaya çalışırız. Bu, çocukken işe yarar, sorunlarımız çözülür ama gelecek yıllarda yaşanacak krizlerin de temelleri böylece atılmış olur. Herkesin kırılma noktası farklı olabilir; kimisi işi bırakınca kimisi yalnız kalınca duygusal bir kırılma yaşar ve sanki hayatın anlamı birdenbire kaybolur. Sorun çoğu zaman çocuklukta öğrendiğimiz bu davranış kalıplarını yetişkinken de yapmaya devam etmemizdir. Artık psikolojik ve fiziksel olarak anneye babaya ihtiyacımız yokken de içimizdeki çocuk halen bağımlı ve ürkek davranır.
Önemli olan bunu fark edip kendi hayatımıza doğru geçiş yapmamızdır. Kolay olmayabilir. Çoğu zaman sorulan ilk sorulardan birisi “Peki ben ne yapmak istiyorum?”dur. Ardından “Neyi sevdiğimi bile bilmiyorum. Ne yöne gitmek istediğimi bilmiyorum” gelir. Yıllardır pek kulak asmadığımız isteklerimize birden ulaşmak ve onları duymak kolay değil ama zaman isteyen bu çalışmanın sonucunda hayatınızı geri alacaksınız. Buna değmez mi?
Aşağıdaki kısaca yapılması gerekenler listesidir. Buradan sizin ihtiyacınız olanı seçebilir ve bu alanda birkaç davranış kalıbını değiştirerek işe başlayabilirsiniz. Değişim küçük bile olsa sizi tatmin edecek ve hayatınızı daha anlamlı kılacaktır.
Bu kalıplar üstüne düşünürken kendinizde şu soruları sormanızı tavsiye ederim:
Bunlar sizin için ne kadar önemli?
Nerelerde dikkat ediyorsunuz?
Bunları yerine getirmek için ne kadar çalışıyor ve emek harcıyorsunuz?
Hangisi daha çok kendiniz olmanıza engel oluyor?
Kendi hayatınızı yaşasaydınız neleri yapıyor olurdunuz?
Şimdi, aşağıdaki kalıpların kendi zihninizdeki karşılıkları üstünüze düşünün:
- Başarılı olmakla ilgili kalıplarımız,
- Sevmekle ve sevilmekle ilgili,
- Takdir görmekle ilgili,
- Güvende hissetmekle ilgili,
- Kendine güvenle ilgili,
- İstediklerini söylemek ile ilgili,
- Ve sınırlarını bilmekle ilgili kalıplar.
Kalıplardan kurtulmak ilk işimiz olmalı.
Cenk Kahvecioğlu
Uzman Klinik Psikolog/ Yazar