Hikâyeler vardır okuyanı heyecanlandırır, meraklandırır. Hikâyeler vardır, merakın ötesinde peşinden sürükler izinden yollara düşürür.
Bir hikâye var ki, içinde gerçekleşmiş hayaller, umutlar, başarılar ve ödüller var.
Türkiye’nin ilk edebiyat konseptli oteli Gülşah Elikbank’ın hayallerinden gerçeğe dönüşmüş. Henüz çok yeni olmasına rağmen aldığı ödüllerle rüştünü ispatlamış.
Her ay bir yazar konuk ederken, bu sefer yazar Kitap İle Sohbet’i konuk ediyor.
Gülşah Elikbank ile hem kitabı Aşkın Gölgesinde’yi konuşuyoruz hem de iç dünyamızın kapılarını araladığımız samimi bir sohbet gerçekleştiriyoruz.
Hayatından, projelerinden ve yeni kitabından konuşuyoruz.
Sıcak samimi bir sohbet sonrası duvardaki kitap dolu raflar dikkatimi çekiyor. Bir kaçını alıp incelerken anlıyorum ki çok özeller. Yazarından bizzat imzalı kitaplar…
Her oda bir yazarın anıları ile özene bezene hazırlanmış. Koridorlar edebiyat kokuyor. Odamıza girene kadar gözümüzün gördüğü herşeyi incelemeye, okumaya çalışıyoruz.
Duvarlarda, yazarların kendi el yazılarından notları, edebiyata damgasını vuran özlü sözleri, fotoğrafları, her biri ayrı ince ince düşünülmüş detaylar…
Odalarımıza yerleştikten sonra İzmir’i adım adım keşfetmeye yola çıkıyoruz.
İlklerin şehri İzmir
Kurtuluş Savaşında düşmana İlk kurşunun atıldığı, Türkiye’nin ilk fuarı, Anadolu’nun ilk demiryolunun kurulduğu, ilk kadın tiyatrocu Afife Jale’nin ilk oyununu oynadığı ilklerin şehri İzmir… Hal böyle olunca Türkiye’nin ilk Kadın Müzesi ‘de İzmir de açılmış, gelmesek olmaz, görmeden dönsek olmaz.
İzmir’de ki ilk günümüzde ayağımızın tozuyla Kadın Müzesindeyiz, sergi salonunun duvarında asılı Nazım Hikmet ‘in “Kadınlarımız Şiiri” ile geziye başlıyoruz.
Müzede düzenlenen bir oda var ki onlarla gurur duyuyoruz. Öncü kadınlarımız… İlk milletvekillerinden Benal Arıman, dünyadaki ilk kadın petrol mühendisi Halide Ural Türktan, dünyadaki ilk kadın askeri pilot Sabiha Gökçen, dünyanın ilk kadın yargıtay üyesi Melahat Ruacan gibi ilklere imza atan 50 kadınımız, fotoğrafları ve onların çok özel eşyaları ile sergileniyor.
İkinci günü Urla’da Necati Cumalı ‘nın müze evini, Modern Yunan edebiyatının üstadlarından Yorgo Seferis’in artık butik otel olan evini, Sığacık kale içini ve Teos park içinde Dionysos Tapınağını gezebilme şansımız oluyor.
Klazomenai Antik kenti kazı alanı içinde yer alan M.Ö. 6. yüzyıldan kalan zeytinyağı içliği ve deposunu da gezdikten sonra Teos Antik kent sınırlarına doğru yola devam ediyoruz.
Antik kent içindeki Dionysos tapınağına ulaşana kadar yeşillikler arasından mis kokulu asırlık zeytin ağaçlarının serinliğinde yol alıyoruz. Yaşının 400 den fazla olduğunu tahmin ettiğimiz bir zeytin ağacını hayranlıkla incelerken duyduğumuz küçük çan sesleri az önceki sessizliğimizi bozarak yerini gülüşmelere bırakıyor. Çobanının peşi sıra giden koyun sürüsünü adeta bir geçit töreni gibi izliyoruz. Zorlu yollardan geçerek vardığımız antik tiyatro da okunan Nazım Hikmet şiirinin ardından sohbetimizin yapılacağı yere doğru yola çıkıyoruz.
İkinci günkü Kitap İle Sohbet toplantısını Teos Ormancı Tatil Köyünde, yazarımız Gülşah Elikbank ile yapıyoruz. Konaklayacağımız odalara adını veren yazarlar hakkında hazırladığımız mini sunumları yaparken birçok hayata dokunuyor, birçok detaya giriyoruz…
Yazmak üzerine konuşurken Gülşah Elikbank son romanı Düşüş’ten bir bölüm okuyor bizim için.
“Düşüşün 4 hali ;
Aşka düşenler,
Gözden düşenler,
Düşen kentler,
Düşen diktatörler… “
Anı biriktirmek için yola çıkılır, dostluklar yanınıza kar kalır
Üçüncü günkü Kitap İle Sohbet, Mini Fuar otelde, Şair Namık Kuyumcu’nun sesinden dinlediğimiz “Suç ve Zerre” şiiri ile başlıyor. Sohbetimize araştırmacı yazar Ahmet Güner eşlik ediyor. Bu keyifli sohbet gün boyu gezdiğimiz İzmir’in tarih kokan mekânlarında Ahmet Güner’in anlatımlarıyla sürüyor.
19 Mayıs’ta açılan İzmir Atatürk Müzesi, Mustafa Kemal’in İzmir’e geldiğinde karargâh olarak kullandığı her bir odası ayrı tarihi olaylara tanık olmuş köşkü;
Latife Hanımın ve ailesinin yaşadığı Uşakizade Köşkü;
Bahçesinde ezan ve çocuk sesleri eksik olmayan Zübeyde Hanımın anıt mezarı;
İzmir’e aşık bir müzisyen Dario Moreno’nın adının verildiği Sokağı ve 1907 yılında kurulan tarihi Asansör, Kemeraltı çarşısı, Saat Kulesi ve Karşıyaka görme şansını yakaladığımız İzmir’in tarihi mekânlarından.
Kitapların ve yazarların konuşulduğu, sohbeti bol, dostluk, kahkaha, tarih ve Edebiyat dolu 3 günü bitiriyoruz. Dönerken ceplerimizde kelimeler, kalbimizde dostluklar, hafızamızın torunlara anlatılacaklar köşesinde anılar var.
Bir dahaki sefere yeni roman kahramanlarının peşinden gidene dek buluşmak üzere ayrılıyoruz.
Sevgiyle Kalın
Hüma Oktay