Kütüphane!
Yaşamın içinde bir sığınak gibi…
Açılan her sayfada,
Bazen kahraman oluyorsun bazen deli.
Sonra diyorsun ki kendi kendine
Beni böylesine değiştiren kimin kalemi?
Başlıyorum yazmaya hikayemi.
Yenişehir’de öğle vakti.
Yürümek geliyor içimden.
Ateşten Gömlek giyip çıkıyorum sokağa.
Selam vermeden geçmiyorum bizim Sinekli Bakkal’a.
Üç beş kişi gidiyor önümden
Hoş bir gülüş yakalıyorum,
Fikrimin ince gülünden.
Aşk işaretleri bu diyorum kendi kendime
O ise aşkı giyinen adam.
Çılgın gibi adını sorsam
Tutulur dilim gözlerinin karşısında
Ne hecem kalır ne de mısram.
Sorsa şimdi adımı
Benim adım Mayıs.
Benim adım İstanbul
Benim adım aşk-sevi
Bu bir deli kızın türküsü,
O ise türkünün mavi gözlü devi.
Dese ki var mısın benimle uçmaya?
İçimden kuşlar göçer, birlikte göğe bakmaya.
Sonra..
Sonra sevda kalıcıdır sanırım,
Sanarım, onunla ağarır kara saçlarım…
Aldanırım.
Senden başka yok der, inanırım.
Ömrümün orta yerinde çalınır nefesim.
Susarım, ayıplanırım.
Konuşurum, ayıplanırım.
Hani kalkıp desem ki ‘’Neden?’’
Anlarım ki artık sessizlik bile senin değil.
Veremem artık kimseye meyil.
Söylenirim kendi kendime.
‘’Kadının adı yok.’’
‘’Aslında aşkta yok’’ diye.
Sorarsanız eğer nasılsın şimdilerde?
Kestim kara saçlarımı.
Bir kenara koydum aldanışlarımı.
Kalktım oturduğum yerden.
Adalet, sevgi, saygı diledim.
Adalet, Ayşe, Azra, Buket,
Ece, Elif, Füsun, Gülten,
Halide, İnci, Lale, Mine,
Oya, Pınar, Sevgi, Tezer,
Niceleri oldu sesim.
Seval Uslu