Kimi zaman gerek sosyal medyada ve gerekse de etrafımızda, bazı okurların kitapları yarım bıraktıklarını duyup görüyoruz. Kimisi Joyce’un Ulysses’ini, kimisi Atay’ın Tutunamayanlar’ını ve kimisi de Faulkner’ın Ses ve Öfke romanını yarım bırakıyor. Bu yarım bırakma hadisesinin belki de en önemli nedeni, okurların kitaplara yeterince zihni hazırlık yapmamasıdır. Bu yazıda, kitapları yarım bırakmaktan nasıl korunuz, hangi yöntemleri kullanarak gerekli zihni hazırlığı yaparız gibi sorulara cevap vereceğim. Şimdi bunları madde madde inceleyelim.
Yazarı Tanımak
Okurların düştükleri en büyük hata, duyum yoluyla kitap satın almaktır. “Bir arkadaşım beğenmiş, tanıtım bülteni çok ilgimi çekti, kitapla ilgili çok güzel yorumlar okudum, sosyal medyada popülerdi aldım, kitabevinin çok satanlar listesindeydi aldım” gibi bir yaklaşımla kitap okumak genellikle bizleri yanlış eserlere yönlendirir. Öncelikle bir kitaba başlamadan önce yazarını –en azından belirli seviyede- tanımak okurun görevidir. Yazar kitabını yazarlık hayatının hangi döneminde yazdı, hangi hislerle ve nelerden etkilenip yazdı gibi soruların cevapları bize kitapla ilgili önemli birtakım ipuçlarını sunacaktır.
Kitabın Yazıldığı Tarihi Bilmek
Kitapları yazıldıkları dönemden bağımsız düşünemeyiz. Bazı okurlarda metinde sevmedikleri ya da onaylamadıkları bir düşünce, olay gördüklerinde kitabı yarım bırakma özelliği mevcuttur. Fakat kitapları hangi zamanda yazıldıysa o zamana göre fikir yürütmek durumundayız. Özellikle geçmiş dönemlerde yazılmış eserlerde bunu yapmak okurun en elzem görevlerinden biridir. Zamanı bilmek, yazarın bize anlattığı olayları da tarihle bağıntı kurarak anlamamıza da yol açacaktır. Bu sayede okur, kitapla çok daha rahat bir ilişki kurup metni kolayca okuyabilecektir.
Kitabın Ne Anlattığını Bilmek
Okuduğumuz kitabın nelerden bahsettiğini bilmek bizim için önemli bir unsurdur. Kitabın içeriğiyle ilgili hiçbir fikre sahip olmadan okumaya başladığımızda karşımıza çıkan ilk yokuşta kalma şansımız mevzu bahistir. Demek istediğim tabii ki metinde olan her şeyi daha okumadan bilmek değil. Fakat belirli ölçüde neden bahsettiğini, ana karakter tiplemelerini az da olsa bilmek gereklidir. Bunları bilmek bizleri doğru kitaplarla buluşturacaktır. En azından kitabın içeriği yönünden kendinizi hazır hissetmediğiniz bir dönemde eseri okumamış olursunuz. Metnin anlattıklarını bilmeniz sayesinde, yaşayabileceğiniz olası içerik problemlerine karşı bir hazırlığınız olacaktır. Ve bu hazırlık sizi kitabı yarım bırakmaktan koruyacaktır.
Kitabın Biçimsel Yönünü Bilmek
Bu başlıkta anlattığım her kitap için gerekli bir bilgi değildir. Bazı kitaplar, özellikle de okurların çok zor diye addettiği kitapların önemli bir kısmı, biçimsel yönden farklı eserlerdir. Okur daha önce böyle bir kitap okumadığından zorlanır ve bu yaşadığı sıkıntı da ne yazık ki metni bırakmasına neden olur. Bunun önünü almanın yöntemi böyle farklı eserlerin biçimsel kısmına önceden hazırlık yapmaktır. Bu yazının giriş kısmında bahsettiğim Ulysses, Tutunamayanlar, Ses ve Öfke gibi kitaplar tam da bu nedenle bir kısım okur tarafından yarım bırakılmaktadır. Örneğin bilinç akışı tekniğine ya da çoklu anlatıcıya hakim olmadan, daha önce böyle eserler okumadan üstte yazdığım üç kitaba da başlamak, okuru oldukça zorlayacaktır. Ondandır ki bazı özel eserlere teknik olarak da hakim olmak oldukça önemlidir.
Doğru Çeviriyi Okumak
Dünya edebiyatından okuru normalde de zorlayabilecek eserleri, birden çok çevirisi varsa eğer mutlaka olabilecek en doğru çeviriden okumak çok ama çok önemlidir. Buna en güzel örneği Ulysses özelinde verebiliriz. Ulysses’in ilk çevirisini dilimizde geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Nevzat Erkmen yapmıştır. Bu çeviri hala Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. Fakat bu çeviri, kitabın da çeviri için oldukça zorlayıcı olması, kitabın dilimizde ilk kez çevrilmesi gibi hususlardan da kaynaklı metni ilk kez okuyacaklar için oldukça meşakkatlidir. Ulysses, daha sonraki yıllarda Armağan Ekici ve Fuat Sevimay tarafından birer kez daha çevrildi ve bu iki çeviri de bu metinle ilk kez karşılaşacak okur için çok daha konforlu bir okuma sağlayacaktır. Yani zaten oldukça zor bir eser olarak bilinen bir metni, bir de nispeten zorlayıcı bir çeviriden okumak, kitabı yarım bırakma nedenlerinden biridir. Ondandır ki tıpkı bu örnekte olduğu gibi bir kitabı hangi çeviriden okuduğunuz çok önemli bir konudur.
Son olarak yukarıda saydığım beş madde de kitapları yarım bırakmaktan bizi koruyacak yollardır. Eserleri okumadan önce gerekli hazırlığı yapıp bu başlıklarda sıraladıklarımı gerçekleştirirseniz okurluk hayatınızdan “kitabı yarım bırakmak” gibi bir olayı tamamen çıkarırsınız. Bu başlıkları takip etmek, sizlerin okuma verimliğini de daha artıracak ve kitaplara çok daha farklı bir gözden bakmanızı da ayrıca sağlayacaktır.
Turhan Yıldırım