Korona ile Değişen Dünya 1: ‘Uzaktan Çalışma Sistemi’

Dünyayı çok kısa sürede etkisi altına alan korona virüsü, geçtiğimiz aylarda da ülkemizin kapısını çaldı. Ve ilk günlerden itibaren salgının yayılmaması için çeşitli tedbirler alınmaya başlandı. Bunların ilki ise çoğu iş yerinin kapatılması ve vatandaşların evde kalması sağlanarak salgının ilerlemesini önlemekti. Başta eğitim sektörü olmak üzere çoğu hizmet ve üretim sektöründe faaliyet gösteren kurumlar ya faaliyetlerini tamamen durdurdular ya da uzaktan çalışma sistemine geçtiler.

Birçok farklı ülke veya farklı şehir merkezlerinde faaliyet gösteren kurumlar ve o kurumlara farklı yerlerden iştirak hizmet sunanlar uzaktan çalışma sitemi için seneler öncesinden bir temele sahiptiler. Salgın sonrası acil ve zorunlu olarak, holdinglerden küçük işletmelere, daha önce uzaktan çalışma ile ilgili herhangi bir uygulamaya geçmemiş çoğu kurumun yeni çalışma sitemine adaptasyonu hayli zor gerçekleşiyor.

Uzaktan çalışma sistemi, ülkemizde ilk kez 2011 yılında meclise tasarı olarak sunuldu. 2016’da yasalaşarak İş Kanunu’nda yerini aldı. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesine göre uzaktan çalışma “İşçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi’’ olarak tanımlanmıştır. İş Kanunu’na tabi olan bu çalışma şeklinde çalışan, diğer emsal çalışanlara göre farklı işleme tabi tutulmaz. O nedenle işverenle aralarında imzalayacakları iş sözleşmelerinde,  işin tanımı, işin yapılma şekli, işin süresi, yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin konular, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer almalıdır.

Geleneksel çalışma modellerinde çalışmaya alışkın ve korona sürecinde hızla uzaktan çalışma sistemine geçen firmalar, özellikle çalışanlarla sağlıklı iletişim kuramama, çalışanda kurum aidiyetinin sürekliliğini sağlayamama, iş güvenliği ve bilgi güvenliğinin sağlıklı yürütememe, teknik alt yapıyı doğru ve yeterli sağlayamama, çalışanların performans süreçlerini sağlıklı yönetememe, uzaktan çalışana motivasyon ve psikolojik destek sağlayamama, yeni çalışan ihtiyaçlarındaki işe alım süreçlerini doğru işletememe gibi sorunlarla boğuşmaktadırlar.

Aslında firmaların iş süreçlerini doğru temeller üzerine kurması halinde, hem firma maliyetlerini hem de çalışanların işten ayrılma oranlarını azaltan, çalışanların baskı altında çalışmadan verimlilik esaslı çalışmaları sonucu, daha kaliteli üretimin yapılabileceği bir çalışma sistemidir.

Korona virüsünün tüm dünyayı etkisi altına alması sonrası, bu süreç tam olarak ne zaman biter, bir devamı olur mu  gibi bir bilinmezliğin içindeyken, üretimin elbet bir gün bir şekilde eski verimliliğine dönmesi ama başka çalışma alternatifleri ile sürdürülebilir kılınması tüm dünya ekonomileri için elzemdir. O nedenle kurumlar hızla uzaktan çalışma sisteminde iş sözleşmelerinden işe alıma, çalışma performans yönetimine, çalışanla iletişim becerilerine, güvenli teknik alt yapı sağlayarak bilgi gizliliğini ve iş güvenliğini sağlıklı koruyacakları sistemleri kullanmaya başlamalıdırlar.

Artık hayatımızda ‘uzaktan’, ‘online’ kelimeleri hep olacak.

Sağlıcakla kalın.

Didem Yeşim Pektok

Arı Bilgi Eğitim Kurumları

Genel Koordinatör / Kurumsal Eğitmen & Danışman

Önceki İçerikMüze Kent Safranbolu
Sonraki İçerikBir Tutam Baharat
Didem Yeşim Pektok
“İşim: İnsan Konu: Le’biderya. Ufuk çizgisiyle arkadaşlığımda ‘İnsan’ a dair en güzel manzarayı mekan edindim. Olumlu fikir üretir, iyi paylaşım yaparım.” Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat ve Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümleri mezunu Pektok, 1993 yılından beri reklam, satış, bankacılık ve eğitim alanlarında çalışmıştır. Bilişim teknolojileri alanında eğitim veren bir kurumun ortağıdır ve kurumun insan kaynağı, finansman, eğitim koordinasyon birimlerinden sorumlu yöneticisidir. Aynı alanlarda kurumsal eğitimler verir. Kadınların toplum içinde eşit haklara sahip olması için çalışan sosyal sorumluluk platformunun lideridir. 2014 yılından beri Martı Dergisi’nde insan, kadın, çocuk konularında yazar ve okuduğu kitaplarla ilgili okur gözünden yorumlarını paylaşır.