Geçtiğimiz hafta, beni heyecanlandıran, mesleğim adına geleceğe dair umudumu yeşerten bir deklarasyon açıklandı: Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu.
Umudumu büyüten nedenlerden biri; deklarasyonun 12 ayrı basın meslek örgütünün bir araya gelerek neredeyse bir yıl boyunca yürüttükleri titiz bir çabanın ürünü olması. Diğer bir nedeni de “Dijitalleşme ve Fikri Haklar” ve “Çalışma Yaşamı” başlığı altında, dijital mecralarda gazetecilik yapan bizlerin haklarına ilişkin çarpıcı önerilerin yer alması.
Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Foto Muhabirleri, Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin bir araya gelerek oluşturduğu Medya Dayanışma Grubunun çalışmaları ile hazırlanan “Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu” Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde geçtiğimiz hafta açıklandı.
Medya Dayanışma Grubunun Nisan ve Eylül aylarında gerçekleştirdikleri Medya Konferansları ve çalıştaylarında grup üyesi örgütlerin ve akademisyenlerin çalışmalarının sonucu olan Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonunda, “İfade ve Medya Özgürlüğü”, “Dijitalleşme ve Fikri Haklar” ve “Çalışma Yaşamı” başlıklarında gazetecilerin sorunlarına çözüm önerileri getiriliyor.
Deklarasyonda yer alan gazetecinin haber kaynağını açıklama durumuna ilişkin maddede, “Basın Kanunu’ndaki gazetecinin haber kaynağını açıklamama hakkı ile ilgili hükme, ‘konusu suç oluştursa dahi’ ibaresi eklenerek genişletilmeli ve güncellenmelidir” ifadeleri yer aldı.
“Dijital ortamda içerik hırsızlığının yaygınlaşması önlenmeli”
Dijital Telif Yasası çıkartılması gerektiği belirtilen deklarasyonda, “Gazetecilik ürünlerinin alenileştikten sonra sadece kaynak gösterilerek bütün halinde alıntılanması engellenmeli, böylece dijital ortamda içerik hırsızlığının yaygınlaşması önlenmelidir. Dijital Telif Kanunu’nun sektördeki mevcut eşitsizlikleri artırmadan, farklı ölçeklerde, kamu yararı odaklı evrensel etik ilkeler çerçevesinde üretim yapan haber merkezlerinin kaynak sorununa çözüm olacak şekilde tasarlanması elzemdir” saptamasında bulunuldu.
Serbest ve Dijital Gazeteciliğe Düzenleme Getirilmesi Önerildi
“Serbest çalışan ve dijital mecralarda gazetecilik yapanlarla ilgili ekonomik ve mesleki düzenlemeler getirilmeli, gazetecilik gelirleri vergi dışı bırakılmalıdır. Gazetecilik sendikaları, medya kuruluşları ile görüşerek serbest gazetecilerin ürünlerine ödenecek ücretlerin asgari tarifesini belirlemeli, bu tarifeyi her yıl yenilemelidir. Kamu, anılan ücret tarifesinin uygulanmasını takip etmelidir” ifadeleri kullanıldı.
“Basın kartları meslek örgütleri tarafından verilmeli”
Bir diğer dikkat çekici olan, gazetecilerin istifa etmesi durumunda kıdem tazminatı almasını öngören maddede, “Gazetecilerin çalışma koşulları güvence altına alınmalı, yıpranma hakları genişletilerek yeniden düzenlenmeli, gazetecinin mesleki sebeplerle haklı fesih hakkı uygulanır hale getirilmeli ve istifa halinde de kıdem tazminatı alınabilmelidir” ifadelerine yer verildi. Deklarasyonda, İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartları hakkında yasal düzenleme getirilerek basın kartlarının gazetecilik meslek örgütleri tarafından verilmesi gerektiği önerildi. Deklarasyonda, RTÜK’ün siyasi partilerin seçtiği isimlerden oluşan siyasi bir kurul olmaktan çıkarılması gerektiği belirtilerek, “RTÜK, yargı işlevi gören ve cezalandıran bir kurul olmak yerine koordinasyonu esas alan bir uzmanlık kurulu haline getirilmelidir” ifadeleri kullanıldı.
Gazetecilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasın ilişkin çok sayıda öneriyi içeren geniş kapsamlı deklarasyonun tam metnine;
https://cgd.org.tr/wp-content/uploads/2024/12/DizgiDeklarasyon29Kas.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
Umarım yetkili kurumlar deklarasyonu dikkate alır ve gazetecilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan düzenlemeleri en kısa sürede hayata geçirir.