Lacivert tülden bir elbise giymiş olan gece, umutsuz bir kadına yoldaşlık ediyor. Gece ve kadın. Gece,
kendinden daha gizemli bu kadının dert ortağı oluyor. Sol gözünü kaybetmek üzere olan kadın,
sadece geceleri karışıyor şehrin sokaklarına. Karanlıkta güvende hissediyor kendini. Yürüyor
Cenevre’nin sokaklarında. Zaman zaman memleketini özlüyor. Nereye gittiğini bilmeden, bunu da
umursamadan geziniyor. Öyle amaçsız, başıboş dolanmak özgürlük demek onun için.
Bu kentin özgür kadınlarına nasıl gıptayla baktığını anımsıyor ilk geldiğinde. Onlar gibi olmadığı için ne çok
hayıflandığını düşünüyor yeniden. O kadınların gözlerinde gördüğü o ışıl ışıl kendine güve duygusunu
kendi memleketinin kadınlarında asla göremeyeceğini bilmenin burukluğu içini yakıyor.
Hayatını aklından geçiriyor sık sık. Kendini sorguluyor. Bu şehirde bulup, yine bu şehirde yitirdiği aşkı
özlüyor. Aşkı acısının ona öğrettiklerinden bahsediyor okuyucusuna.
Bu kitap bir kadının isyanı. Kimseye duyuramadığı çığlıkları. Aslı Erdoğan melankolik bir yazar.
Anlatımı kimilerine göre oldukça karamsar ama ben o karamsarlığın içinde arada bir görünen
gökkuşağı sevinçlerini buluyorum.
Mucizevi Mandarin bir öykü mü yoksa bir anlatı mı, karar veremedim. İç kapakta şiirsel düzyazı diye
tanımlanmış olsa da, edebiyatta böyle bir kategori duymamıştım daha önce. Çok da önemi yok
bunun, kitap bende bir roman lezzeti bıraktı. Yazılar birbirinden kopuk deği, tam tersine bağlantılı.
Kitaba ismini veren Mucizevi Mandarin, üç beş satırlık kısa bir öykü. Gel gelelim o bir kaç satıra
sığdırılan mana öylesine derin ki. Bu ismi duyar, hep mandarinin ne demek olduğunu merak ederdim.
Okumaya başlayınca araştırdım. Mandarin, eskiden Çin’de üst düzey memurlara verilen isimmiş. Bir
kitap için sıradışı bir ad. Mucizevi Mandarin Aslı Erdoğan’ın ilk öykü kitabı. Ünlü bir fransız dergisi
tarafından geleceğin elli yazarı arasında gösterilen bir yazarın kitabını elinde tutmak bambaşka
keyiflere sürüklemiyor değil insanı. Bunun dışında Aslı Erdoğan Sait Faik Öykü ödülünü ve
yurt dışında bir çok ödülü almaya hak kazanmış, kitapları bir çok dile çevrilmiştir. Ama ne
yazık ki, bu ülke böyle sanatçıların değerini hiç bir zaman bilememiştir, bundan sonra da
bileceğini sanmıyorum. Zaten bize, uzun uzun bakarak oyunculuk yaptıklarını zanneden dizi
oyuncuları ile, avaz avaz bağırarak iyi şarkı söylediklerini sanan şarkıcılar yeter de artar bile!
Yazan : Aslı Erdoğan
Türü : Öykü
Sayfa Sayısı: 143
Baskı Yılı: 2013
Yayınevi: Everest Yayınları
ARKA KAPAK YAZISI
Dünya okurlarınca “geleceğe kalacak elli yazar” arasında sayılan Aslı Erdoğan’ın ilk öykü
kitabı: Mucizevi Mandarin. Yalnızca Türkçe’de değil çevrildiği yabancı dillerde de aynı ilgiyi
uyandırmış bir kitap. Hoyratlığın karşısındaki ince ve güçlü bir direnç…· Yitik gözün
boşluğunda· Mektup, size· Giderken· Aynanın dibine yolculuk (imgeler)· Unutulmuş
topraklar· Geçmiş ülkesinden bir konuk· Bir aşk öyküsü· Hüzünlü kahveler· Mucizevi
mandarin· Sırp lokantası ve Michelle· Varlık · Gökyüzü· Unutulmuş topraklar” Yaşlı ve
çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş
kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç
kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi
olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin
ehliymiş. onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf,
çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını,
kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey
yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi
gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. Onu hayranlıkla,
arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gelgelelim güzel kadının her donuşunda mandarinin
bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı
yaralarmış bunlar. İçten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar
içinde kadının kollarında yığılmış, ölmüş. Bir zamanlar izlediğim Mucizevi Mandarin
adındaki bir balenin, eski Çin efsanelerinden alınma öyküsünü, ilk sevişmemizden hemen
sonra Sergio’ya anlatmıştım. Nedense anlattıklarımdan pek hoşlanmadı, ama bu öykü benim
en sevdiklerimden biridir.