Neden Unutmak İstiyorum SENİ?..

Eskiden yakın zannederdim. Oysa şimdi bir o kadar uzak… Önceleri mükâfat aldanışındayken, artık ceza gibi… Bu yüzden unutmak istiyorum seni!

Doğru eşleşme diye bir şey var bu hayatta. Biz seninle eşleşemedik. Senin yanlışların, inandığım doğruları götürdü bir bir… Ne basit bir matematik işleminin pay ve paydası olabildik, ne de bir düzlemin eşleşen parçaları… Hüzündü sadece bu dört işlemden geriye kalanı. Bastırmaya çalışıyorum hem özlemi, hem öfkeyi. Bu yüzden unutmak istiyorum seni. 

Acı çok büyük olunca ağlayamıyor insan. Ağlamak yetmiyor. Susakalıyorsun. Suskunluğun derin dehlizlerine gömülüyorsun. Günlerdir ağzımı bıçak açmıyor. Aklımdan geçenleri susturmam yetmedi, kalbimden geçen tüm kelimelerin ağzına bant yapıştırıyorum şimdi. Duvarlarla, aynalarla, saksıdaki çiçekle, sevdiğin bardağınla küsüz… Öyle bir küslük ki, konuşsam bitmeyecek biliyorum. Kendi sesime hasret kaldım. İki nefes çekip, yutuyorum öfkemi. Bu yüzden unutmak istiyorum seni.

Hayallerim vardı. Öyle büyük şeyler de değildi üstelik… Seninle bir hayat düşlemiştim sadece. Sana sofralar kurmak, seninle uyanmak, Boğaz’a karşı oturmak için, ‘Neden bu kadar geç kaldın?’ demek için binlerce yıl bekledim. Çok güzel bir deniz vardı önümüzde, seninle açılmak istedim. Oysa yara bere içinde kıyıya vurdu bedenim. Ne batan güneş, ne giden gemi… Sadece unutmak istiyorum seni.

Sen ne istersen onu oldum ben. Zor günlerinde yanında oldum, iyi günlerinde en çok sevinen oldum. Koluna giren, elini tutan, başını omzuma dayadığında dünyayı arkasına alan oldum. Gözlerime bakınca dünyalara sığmaz oldum. Çok sevdim, âşık oldum, kör oldum. Bir sabah artık dönmeyeceğini anladığımda bir baktım ki ‘yok’ olmuşum.   Ne garip. Tüm yaşananlar hiç yaşanmamış gibi. Mümkünse unutmak istiyorum seni. 

‘Keşke’ ile başlayan her şey lüzumsuz geliyor bana. “Keşke seni bırakmasaydım”, “Keşke yanımda sen olsaydın”, “Keşke tüm bunlar hiç yaşanmasaydı” cümlelerin geçiyor aklımdan bir bir. Oysa her biri, tatsız zehir. Ne o günler geri gelebilir, ne de kapanmayan yaralar silinebilir… Ben geride bıraktım bütün keşkelerini… Artık önüme bakıyorum şimdi. Ve unutmaya çalışıyorum seni. 

İçim yaralı ama boş. Kaçak göçek, saklı günler bir bir alıp başını gitti. Ellerim titremiyor artık, eşyalar seni hatırlatınca yüzüm uyuşmuyor. Kan beynime çıkmıyor mesela. Koşmuyorum üstelik ne telefona, ne kapıya. İlaçlarımı muntazam alıyorum. Belki biraz kilo aldım, belki kaz ayağı çizgilerim derinleşti. Ne yaptımsa geçmedi güneş lekeleri… Olsun, aynaya bakınca böyle de seviyorum her hâlimi. Sen olsan her şeyime bir kulp takardın. Ben, öyle mi? Sanırım unutmaya başlıyorum seni. 

Elimi ateşe uzatsam, yandığımı anlamazdım önceleri. Ne sevdim seni. Ne büyük sevdim… Fırtınaya direnir, kalbimin boğazında en sevdiğim vapurları gezdirirdim. Ne zaman istesen kuş olur gelirdim. Geçti hepsi. O narkoz hâli bitti. Hücre hücre anlamaya başladım kendimi. Gözüm gerçeğe ayıldıkça senli zamanların yankılarını siliyorum bir bir… “Sana n’oldu?” diye soranlara artık özet geçiyorum. Her yaşanamamış günün üzerine bir çizgi çekiyorum. İyi geliyor. Çizgiler kendi kendine silinmez değil mi? Unutmaya başlamanın farkına varıyorum şimdi. 

Çok sevdiğim kadar çok güvendim. Çok güvendim, çok yanıldım. Her seferinde daha fazla yandı canım. Acıyla aşındım. Parça parça, liğme liğme bir enkazdım. İnsan alışır derler ya… Bende öyle olmadı. Ben alışmaya çalıştıkça daha çok kanadım. Artık kabuk kaldırıyor yosun tutan duvarlarım. Yavaş yavaş gidiyor üstümdeki ağırlığın. Bırakıyorum hapsettiğim nefesimi. Kalbim karıncalanıyor. Ve nefes aldıkça unutuyorum seni. 

Zeynep Kıyak

Önceki İçerikİBB Kitap Kulübü Kasım Ayından İtibaren 40 Kütüphanede!
Sonraki İçerikWonka Filminin Yeni Posteri Yayınlandı!
Zeynep Kıyak
1981 İstanbul doğumlu, İstanbul aşığı olan bir İstanbullu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halka İlişkiler ve Reklamcılık Lisans, Marmara Üniversitesi Medya Ekonomisi Yüksek Lisans mezunu. Editörlük ve kurumsal iletişim alanlarında üç yıl çalıştıktan sonra, insan kaynaklarına yöneldi, 12 yıldır profesyonel anlamda bu alanda çalışıyor. Çok klişe olacak belki ama “Çocukluğundan beri yazıyor” Ortaokul ve lise yıllarında yazıyla ilgili tüm il düzeyi yarışmalarda önemli dereceler kazandı. Üniversitede TÜHİD’in düzenlediği sosyal sorumluluk temalı yarışmada ekip arkadaşlarıyla “Genç İletişimciler” dalında Altın Pusula ödülünü aldı. Yazmayı bırakmadı. Sabah, Akşam gibi gazetelerde belirli dönemlerde yazıları; Kariyer.net’in blog sayfasında makaleleri yayımlandı. 2011’de Yasemin Sungur ile yolları kesiştiğinden beri Martı’da “Alternatif İK Sözlüğü”nü hazırlıyor. Bunun yanı sıra gündemle ilgili haber yazıları, röportajlar, farklı yazı dizileri üzerine yazmaya devam ediyor. MARTIDAŞ olmayı çok seviyor. Yeni projesi için yakında harekete geçecek ve bu yüzden çok heyecanlı…