“Yemek hazıııır” diye sesleniyorum.
Küçük oğlum “Şu an olmaz, online oynuyorum ekibimi yarı yolda bırakamam” diyor.
Büyük oğlum, bilgisayarında EDM (Elektronik Dans Müzik) yapıyor “Drop kısmını yapıyorum gelemem” diyor.
Eşim televizyonda film izliyor. “Az kaldı birazdan biter” diyor.
Yaklaşık yarım saat önce acıktık diyen ev ahalisini teknolojinin önünden alıp sofraya oturmalarını sağlamam gerek ama önce izlediğim dizinin yeni çıkan fragmanı var mı bir bakayım.
Biz hangi ara bu hale geldik?
“Şimdi hepimiz elimizdeki tableti/ telefonu yavaşça yere bırakıyoruz.”
Psikiyatri Profesörü Kemal Sayar ve Klinik Psikolog Sezin Benli’nin kaleme aldığı “Dijital Çocuk” özellikle son dönemde olağan üstü gelişen dijitalle ilişkimizi gözden geçirmek adına ailelere rehber olma niteliğinde yazılmış.
Teknolojinin çocuklar ve ergenlerde, dikkat konsantrasyon eksikliğine sebebiyet verdiğini, gerçeklik algısını bozduğunu, bilişsel, dilsel ve fiziksel gelişimini etkilediğini ve bilgisayar oyunlarına bağımlılığın madde ve alkol bağımlılarındaki etkilere benzer etkiler gösterdiğini yapılan deneylerle artık kesin olarak bilindiğini söylüyor “Dijital Çocuk”.
Online eğitimlerin devam ettiği şu günlerde çocuklar okul diye saatlerce ekranlara kilitleniyor, sosyalleşmek için yine ekranları başında birlikte oyun oynuyorlar.
Görüntülü aramalar, internet üzerinden yapılan toplantılar derken, alışverişten resmi uygulamalara ve sermaye işlemlerine, kültürel kaynaklardan eğitim ve haberleşmeye kadar her alanda 7’den 77’ye hepimizin ekrana bağımlı bir hayatı var artık.
Müjde! Nur topu gibi teknoloji bağımlılığımız oldu. Bu durumda bize yapılan en büyük beddua “Wi-fi’siz kalasın inşallah” olacaktır.
Zararlarından çocuklarımızı koruyabileceğimizden endişe ettiğimiz, avucumuzun içinde saklı uçsuz bucaksız bir dünya var. Ama her an artan şüphe ile beynimi kemiren deli sorular da yok değil…
Çocuğum teknoloji bağımlısı mı oldu? Ne zaman endişelenmeye başlamalıyım?
İnternette zararlı içeriklerle karşılaşmamasını nasıl sağlamalıyım?
Siber zorbalığa karşı neler yapmam gerekir?
Peki, bu teknolojinin hiç mi iyi yanı yok?
Bazı araştırmalar ve yapılan deneyler gösteriyor ki internet kontrollü ve yararlı bir şekilde kullanıldığında ki buna bilgisayar oyunları da dahil; çocukların ve gençlerin görsel becerilerinin gelişimine, meslek seçimlerine, fiziksel hareketsizliğe, sosyalleşmeye, daha donanımlı bireyler yetişmesine katkıda bulunuyormuş.
“Çocuklarımıza yüzmeyi ya da bisiklet sürmeyi öğrettiğimiz gibi dijital dünyada da güvenli ve etik bir şekilde yaşamayı öğretmemiz gerekiyor.”
Gelelim işin en zor kısmına, normal şartlarda çocuğun teknoloji kullanımı sınırlarının ebeveyn tarafından belirlenmesi ve çocuğun da buna uyması bekleniyor. Biliyoruz ki her şeyin fazlası zarar. Hal böyle olunca iş dönüyor dolaşıyor aile içi iletişime dayanıyor.
“Aralarında sağlıklı ilişkiler bulunan ailelerde teknolojinin ev içindeki bağları güçlendirmeye yardım edebildiği görülürken, birbirleriyle ilişkileri daha zayıf, çatışmalı ailelerde ise süregelen problemleri arttırdığı ve aile bireylerini daha da yalnızlaştırdığı anlaşılıyor.”
“Dijital Çocuk”, son dönemde değişen hal ve gidişin, bozulan dengelerin farkına varmamızı sağladığı gibi bildiklerimizi pekiştirdi, unuttuklarımızı hatırlattı, sorularımızı cevapladı ve yeni şeyler öğretti.
Emin olduğum bir şey var. Her ne olursa olsun hiçbir şey için geç olmadığı. Ergenlikle birlikte çocuğumuz henüz aileden uzaklaşmadan (sanal ya da gerçek) hâlâ onlarla konuşabiliyorken, kelimelerimizi ve hayallerimizi paylaşabiliyorken onları dinlemeyi, sağlıklı bir iletişim için dijital değil gerçek olmayı seçelim.
Sanal dünyadan, gerçek sevgilerle
Hüma Oktay
Kitabın adı : Dijital Çocuk
Yazarlar : Kemal Sayar / Sezin Benli
Yayınevi : Kapı Yayınları (2020 basımı)
Sayfa sayısı: 207