Osmanlı dünyasından bugüne kalabilmiş elyazmalarından örnekler, Latin alfabesine geçişten 90, imparatorluğun çöküşünden 100 ve matbaanın yaygınlaşmasından neredeyse 200 yıl sonra hikâyelerini anlatmaya devam ediyor. Sergi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde 25 Temmuz 2020 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikâyeler, Van Kalesi’ni beklerken yazma kopyalamaya fırsat bulan muhafız İbrahim Ağa’yı, divanı elden ele gezmiş Zübeyde Hanım’ı, kendi yazmasını düzelten Fransa Sefiri Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’yi, esere “yazan yanlış yazmış” diye müdahale eden Kilisli Rıfat’ı, yazdıkları ayıplanmış, yasaklanmış ama kulaktan kulağa anlatılmış Enderunlu Fâzıl’ı, yazmayı koruması için yazılmış “Ya Kebikeç” duasını, bunu umursamadan karnını doyurmuş kâğıt kurdunu ve yüzlerce meşhur ya da isimsiz yazarı ve okuru bir arada düşünüyor.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Elyazması Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle metinler, objeler ve zamanlar arasında bir yolculuğa çıkan sergi, elyazmaları üzerinden Osmanlı toplumunda çok dillilik, gündelik hayat, tıp, evren ve zamanın bilgisi, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin izlerini sürüyor, İstanbul’un tarihsel coğrafyasının yazmalar aracılığıyla nasıl yeniden yaratılabileceğini gösteriyor.
Hafıza-i Beşer: Osmanlı Yazmalarından Hikâyeler, insanlığın, elyazmalarında maddeleşmiş, ilahi ve dünyevi, çok dilli ve dinli, kentli ve köylü, eşsiz ve sıradan, bazen çok yabancı bazen de tanıdık, parçalı, noksan ama her zaman ilham verici hafızasının kapılarını aralıyor.