“Gün misafirinizdir, ona iyi davranın ki, gidince iyiliğinizden bahsetsin” (Hasan- Basri r.a.)
“Ay hiç işe gidesim yok bugün..”
“Okulu bir gün assak n’olur?”…
“Kaç tane kahve içtim, hala ayılamadım”…
“Çalışmaya mecalim yok..”
“Kafamı kaldıramıyorum yataktan..”
Ve diğer tanıdık cümleler…
Bunlar, genellikle Pazartesileri kurulduğu için mi, insanlar Pazartesilerden nefret eder, yoksa Pazartesi’ye denk geldiği için mi bunlar söylenir, bilinmez.
Peki, ne günahı vardır bu Pazartesi’lerin ?
Aslında günlük hayatta konuşmalarımızda “Pazartesi sendromu” dediğimiz şey, Pazar gecesi stresi, Pazar sendromu gibi isimlerle anılır. Yani, yeni bir kavram değildir. Ve birçok kişinin yaşadığı bir sıkıntıdır. Sadece belli kişilere mahsus olmadığı gibi, belli bir güne de ait değildir aslında.
Öncelikle, şunu bilmek gerekir ki, bu Pazartesi sendromu, tıbbi veya psikolojik bir bozukluk değildir. Burada üzerinde durulması gereken bu sendromun ne kadar sıklıkta olduğu, sürekli olup olmadığı, hangi duyguların yoğun olarak yaşandığı gibi etkenlerdir.
Pazartesi senromu, daha çok stres kaynaklıdır ve iş yaşamı kökenlidir, aslında iş hayatından önce okul çağından da başladığını söylemek yanlış olmaz.
Öğrenciyken, Pazar gecesi yapılan ödevler, ütülenen önlük veya formalar, çalışılan dersler, hazırlanılan sınavlar, yapılan banyolar, hep Pazartesiye hazırlık içindir. Pazartesiler için, tabir yerindeyse, “jilet gibi” olunur. Okulda, Pazartesileri hazırola durulur, törenler yapılır. Ders-ödev kontrolleri Pazartesileri başlar. Böyle olunca da, ister istemez, beyinlerimizde çocukluk yıllarından itibaren bir şeyler kazınır. Her Pazar günü, ertesi güne hazır olma korkusu ve endişesi taşımaya başlarız ve biz büyüdükçe bu endişe, adını sendorma bırakır. Yani, hafta sonundan kendisini düşündürmeye başlar haftanın ilk günü. İleriki yıllarda yaşanan “sendrom”, aslında bir nev’i geçmiş alışkanlıklarla veya korkularla da ilintilidir.
Her başlangıç ve her bitiş, stres kaynağı olabilir. Pazartesiler de hafta başı olduğu için, bu şekilde algılanmaktadır.
Peki, her hafta başında, kendisini mutsuz, depresif veya sinirli hisseden biri ne yapmalıdır?
- Öncelikle Pazartesiden sonra Salı’nın geleceğini unutmayın.
- Kafada sorularınız veya sorunlarınız varsa, bunları mutlaka paylaşın. İçinize atmayın. Konuşun, anlatın, yazın.
- Sosyal olun.
- Daha pozitif konu ve olaylarla ilgilenin.
- Sürekli kafein tüketmek veya sigara içmek, sendromu yenemez, aksine tetikler. Bu yüzden, enerjinizi arttıracak gıda ve içeceklere yönelin.
- Spor, iyi bir motive kaynağıdır. Sporu, hayatınıza davet edin, hiç olmazsa, yürüyün.
- Gün içinde uyumayın. Eve gittiğinizde erken yatın.
- Kendinizi hala çok kötü hissediyorsanız, bir uzmandan destek alın. Bilin ki, bunun sebebi Pazartesi değil.
- Çünkü pazartesi, o kadar da kötü bir çocuk değil. J
Sonuçta bu hafta bitecek, yenisi gelecek. Her haftada bir Pazartesi sendromu varsa, bir de Cuma coşkusu var, bunu unutmayın!
O zaman verin gitsin coşkuyu :)