Ünlü kitaplardan uyarlanan filmlerin sevilmesi her zaman zor olmuştur. İsterseniz bütün kitabı eksiksiz çekin yine de seyirci tatmin olmaz. Kitapla arasında bağ kuran seyirci ne yaparsanız yapın izlediklerinde hep bir eksik bulacaktır. Koku, Yüzüklerin Efendisi….vs gibi popüler kitapların sinemada gösterildikten sonra bu kadar çok tartışılmasının ve tartışılmaya devam edilmesinin nedeni budur. Ne kadar güzel çekilirlerse çekilsinler bir takım seyirci tarafından hep eksik oldukları söylenir ve bu seyirciler sözlerinde sonuna kadar da haklıdır. Neredeyse bütün kitap uyarlamaları eksiktir. Eksik de olmak zorundadır. Eğer herhangi bir kitap istenildiği gibi cümle cümle çekilseydi o kadar uzun sürerdi ki büyük ihtimalle yarısında uyumaya başlardık. Seyircinin yarısında uyuyacağı bir filme yapımcı bulunamayacağı için de zaten proje hiç başlamadan rafa kaldırıldı. Sinemada zaman dikkat edilmesi gereken en önemli etkendir. Çünkü hem yapım hem de gösterim aşamasının her saniyesi para demektir.
Sinema seyircileri arasında ki genel düşünce bir kitaptan güzel bir sinema filmi olmayacağı yönündedir. Ama geçmişe baktığınızda sinema tarihine geçmiş birçok film aslında kitap uyarlamalarıdır. Guguk Kuşu, Forrest Gump, Rüzgar Gibi Geçti, 2001: Uzay Yolu Macerası, Blade Runner, The French Connection, Maymunlar Cehennemi, Esaretin Bedeli, Baba serisi, Kwai Köprüsü ve Akıl Oyunları kimsenin kitaptan uyarlandığını bilmediği ama sevdiği ünlü filmlerden bazıları. Acaba seyirci filmini izlemeden önce bu kitapları okusaydı aynı şekilde beğenir miydi? Benim cevabım beğeneceği yönünde. Bence iyi bir kitap uyarlaması onun birebir aktarılmasında değil yönetmenin ona yaptığı katkıda yatar. Yukarıda saydığım filmlerde bunu açıkça görebilirsiniz. Blade Runner kitabıyla neredeyse hiçbir benzerlik taşımamasına rağmen inanılmaz bir filmdir. Aynısını 2001: Uzay Yolu Macerası için de rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu iki filmin de gücü yönetmenlerin kitabın ana fikrini iyi benimseyip kendi dilleri ve hayal güçleriyle tekrar yaratmalarında yatar. Eğer iyi bir kitap uyarlaması izlemek istiyorsanız Coppola’nın Dracula’sını tavsiye ederim. Yönetmen bu filmde bir adım daha öteye geçerek anlatmak istediği fikirleri kitapta kullanılan semboller aracılığıyla anlatır. Yani yapıtı tekrar inşa eder. Eğer birebir uyarlanan bir kitap uyarlaması izlemek isterseniz tavsiyem Lord of the Flies’ın ilk uyarlaması olacaktır. Film kitaptan neredeyse birebir uyarlanmıştır, ama kimse filmi hatırlamamaktadır.
Yakın zamanda sinemalarda vizyona giren Şeker Portakalı da hepimizin bildiği gibi aynı isimli kitaptan bir uyarlama. Kitabın yazarı José Mauro de Vasconcelos. Yönetmen koltuğunda ise yine başka bir Brezilya’lı Marcos Bernstein oturuyor. Bu yönetmenin ikinci yönetmenlik denemesi, ama kendisi birçok senaryoya imza atmış. Bilmeyenler için kitabın özeti kısaca şöyle: Zeze, ailesiyle beraber yaşayan hayal gücü yüksek ve yaramaz bir çocuktur. Babası kısa zaman önce işten atılmıştır ve aile maddi sıkıntılarla boğuşmaktadır. Bu yüzden Zeze’nin sürekli mutsuz olan babasıyla arası hep sorunludur. Zeze yaramazlık yaptığı için sürekli diğer aile bireylerinden şiddet görür. Ama o mutsuzluğunu ve yalnızlığını arkadaş edindiği bir portakal ağacını giderir. Ama bir gün Zeze’nin başka bir arkadaşı daha olur: Mauel Valaderez. Zeze, Manuel’i üvey babası olarak benimser ve ikilinin arasında sıkı bir bağ oluşmaya başlar.
Yazının başında uzun uzun yazdıklarım göz önüne alındığında filmin iyi bir uyarlama olduğu söylenebilir. Yönetmen kitapta anlatılanları kendi yarattığı dünyada kendine has üslubuyla oldukça güzel aktarmış. Böylece film kitabın gölgesinden kurtularak karşımıza yepyeni bir yapıt olarak çıkmış. Kitaptan farklı olarak film yazarın kitabının basılmasıyla başlıyor ve sonra yapılan bir geri dönüşle onun çocukluğunu izlemeye başlıyoruz. Filmde izlediğimiz hikaye sanki gerçekten yazarın başından geçen ve yazara esin kaynağı olan hikayeler. En azından bende böyle bir izlenim uyandırdı. Ayrıca şunu da eklemek lazım filmin başarısında görüntü yönetmeni Gustavo Hadba’nın da oldukça büyük payı var. Filmin neredeyse her planı hayranlık uyandırıcı derecede güzel. Filmin konusunu sevmeseniz bile görüntülerine bayılacağınıza eminim.
Şeker Portakalı kitabı hem okuyan hem de okumayanlar için olukça iyi bir seyirlik olmuş. belki sinema tarihine altın harflerle yazılacak bir film değil ama başarılı bir uyarlama olduğu kesin. Eğer oldukça az sinema salonunda vizyona giren bu filme rastlarsanız kaçırmayın derim.
Hepinize iyi seyirler.