Bu yazı dizisinin ilk bölümü için tıklayınız.
Valparaiso Şehri
Santiago’nun 115 Km kuzey batısında, Şili’nin edebiyat, müzik, sanat vs. konularda kültür başkenti sayılıyor. Romantizmin, sanatçıların, bohemlerin yeri. Şili’nin okyanus kıyısında olan, Pasifik’in incisi bu butik şehrin diğer özelliği ise, Nazım Hikmet’in yakın dostu, sol görüşlü şair Nobel Ödüllü Pablo Neruda’nın Şili’deki birkaç evinden birinin burada olması. Her evinin bir ismi var. “La Sebastiana” isimli ev burada. Görmeye heyecanla gittik.
Bu ev ismini evin ilk sahibi Mimar Sebastian Collado’dan almış. Hikayesi şöyle, mimar Sebastian evi alıyor inşaatı bitmeden hayata gözlerini yumuyor. Neruda evi satın aldığında bu hikayeden etkileniyor, eve mimarın adını veriyor ve evin eski sahibi olduğu için ona da bir şiir yazıyor.
Nazım Hikmet için yazdığı şiir ise şöyledir:
Nâzım’a bir güz çelengi…
(…) Sana Şili’nin kış krizantemlerinden bir demet
sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan…
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da
yalnızım sensiz.
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen
yüzünden yoksun
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde.
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır?
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya (…) (Türkçesi: Ataol Behramoğlu)
Oradan ayrılırken her ikisine selam bırakıyor gözlerimizi yine de sokaklardan alamıyoruz. Sokak sanatlarıyla ünlü ve renkli liman şehrini graffitiler süslüyor. Rengarenk duvarlar…
Vina Del Mar
Anlamı, bahçe şehir/şarap bağlarının bulunduğu kıyı anlamında da kullanılıyor. Valparaiso’ya 10 km mesafede olan Pasifik Okyanusu kenarı ve Şili’nin dördüncü büyük şehri. Üzüm bağlarında şarap konusuna gösterilen ihtimama hayran kaldık. Şili’ye özgü içecek piscoyu ve şarapları üretim yeri nedeniyle burada daha kaliteli bulduk.
Arica: Bakır işletmeciliğinin merkezindeyiz. Ülke ekonomisinin temelini oluşturan bakır sanayi Şili’nin dünyanın en büyük üreticiliğine ve dünya bakır rezervlerinin üçte birine sahip olmayı sağlamış.
Şili’nin kuzeyi, Peru’nun güneyi, sörf plajlarıyla ünlü Tarapaca bölgesinde Peru sınırına çok az mesafede tozlu bir şehir burası. Dünya da en az yağış alan yer olduğu için gökyüzünde bulut az. Dünyanın en kuru şehri, yağmur yağmayan şehir olarak ta biliniyor. Yılda sadece birkaç milimetre yağış alıyor.
İki yüz bin nüfusu var. Morro De Arica tepesinde; kocaman İsa heykeli, Savaş Müzesi ve güzel bir panoramik manzara var. Merkezde Gustavo Eiffel’in (Eyfel kulesinin mimarı) yaptığı bir katedral var.
Arica, Liman şehri olmasından dolayı denizcilikte, korsan kültüründe ve zenginler için ticaret kapısı olarak da önem arz etmiş. Tepe, Güherçile Savaşı sırasında sembolik bir karaktere sahip olmuştur. Güherçile savaşının nedeni de “güherçile” kavramının anlamında saklı.
On bin yıl öncesine kadar saptanan arkeolojik bulgular bölgeye ilk yerleşenlerin değişik yerli gruplar olmasına rağmen Arica Vadisi’nde M.Ö. 8000-2000 arası Chinchorro halkı yaşamış. Güney Amerika‘daki bağımsızlık savaşlarından sonra burası Peru’nun eline, 1821’de İspanyol hakimiyetinin çökmesiyle geçmiş. Atacama Çölü‘ndeki zengin Güherçile (*) rezervlerinin keşfinden sonra Peru, Bolivya ve Şili arasında Güherçile Savaşı olmuş. Ağır muharebelerden sonra 7 Haziran 1880 de Şilililer, Arica ve Morro’daki o zamana kadar Peruluların kontrolünde bulunan kaleyi almışlar. Savaşın sonunda 1883 yılında, Arica Şili’nin ülke sınırlarına girmesine rağmen burası ve 60 km kuzeyde kalan Peru şehri Tacna 1929 yılına kadar tartışmalı bölge içinde kalmış. Şimdi Arica Güherçile Savaşı sırasında bu şehri kaybeden komşu Peru ile ortak bağlantı noktasında.
Önemli olaylarından birisi de 16 Ağustos 1868‘de Arica’da yaşanan tsunami sonucu 25.000 kişi hayatını kaybeder. 9 Mayıs 1877‘deki bir sonraki depremde ise, depreme karşı önlemlerle şehirde sadece 5 kişi öldüğü bilgisidir.
Atacama Çölü
Şili’nin kuzeyinde bulunan dünyanın en kurak ve en büyük taş çöllerinden biri olup yaklaşık 15 milyon yaşında ve 965 km uzunluğunda olup, genişliği 145 km, deniz düzeyinden yüksekliği 610 metre. Batısında büyük okyanus, kuzeyde Peru, doğuda ise Bolivya ve Arjantin sınırlarını oluşturuyor. 1971 yılına kadar 400 yıl boyunca damla yağmur görmemiş çöl, Şili’deki dünyanın en kurak yeri. Adını Atacameño kabilesinden alıyormuş. Mineralleri ile çok zengin. Özellikle sodyum nitratı ünlüymüş. Burası 1883’te biten Pasifik Savaşı sonucunda Bolivya’dan Şili’ye geçmiş. 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında Şili ekonomisine büyük katkı sağlamış. Bolivya ile Şili arasında hala sorun taşıyormuş. Bu arada duyduğumuz ve araştırdığımda da okuduğum Atacama Çölü’nün bazı bölgelerinde Mars deneylerinin yapıldığı bilgisi.
Bilgi için https://www.bilgiustam.com/nasanin-peruda-yaptigi-mars-deneyi/)
*Güherçile: Simgesi KNO3 olan, doğada özellikle Hindistan’da ve Mısır’da bulunan, tarımda gübre, hekimlikte ilaç olarak kullanılan, barut gibi patlayıcı maddeler yapımına yarayan, ak renkte ve billur durumunda bileşik bir madde.
Devam edecek…
Bilge Öztoplu