Uzun zamandır izlediğim en iyi film olabilir mi? Olabilir.
Tom Hanks’i çok sevdiğim için olabilir mi? Olabilir. Otto gerçekten zarif ve dantel gibi mi işlenmiş? Kesinlikle evet. Seyretmek gerekli mi? Kesinlikle.
Sabahları erken saatte film seyretmenin zevki bambaşka. Hele film iyi olursa keyfine doyum olmuyor ve gün boyunca aklınızda gidip geliyor. Çok da gidip gelirse oturup yazıyorsunuz. Tom Hanks’n sanırım son oynadığı film Otto da benim için öyle oldu. Dijital platform Prime’da “Hayata Röveşata Çeken Adam” ismiyle yayınlanan “A Man Called Otto”, hem güldürüyor hem de göz dolduruyor. Mark Forster’ın yönetmenliğini yaptığı film Fredrik Backman’ın bu romanına dayanıyor. Tom Hanks’in gençliğini canlandıran oğlu Truman Hanks hoş bir sürpriz. Aslında Otto’yu “En Man som heter Ove” ismiyle belki seyreden vardır. Çünkü İsveç yapımı film 2017 yılında Oscar’a iki dalda aday olmuş.
ABD’nin bir banliyösünde yaşayan ve eşini kısa bir zaman önce kaybeden Otto, huysuz bir ihtiyar gibi karşımıza çıksa da aslında zarif, kırılgan ve bu özelliklerini de dışarıya pek yansıtamayan bir emeklidir. Eşinin ölmünün ardından ona kavuşmak için de başarısızlıklarla dolu komik intihar girişimleri yapar. Mahallenin her türlü işine karışan, yanlış ayrıştırılan çöpleri doğru kutulara koyan, yanlış park edenlere çıkışan bu yalnız adam mahalleye yeni taşınan Meksikalı ailenin annesi Marisol’le bir dostluk kurar. Filmde geri dönüşlerle Otto’yu eşi Sonya, neden ve nasıl öldüğü, komşularla Otto’nun ilişkileri zarif bir şekilde anlatılıyor. Bir de gençlerle yaşlılar bir araya gelince hayatın nasıl değiştiği ve dünyanın her yerinde inşaat firmalarının aynı olduğu iki saatlik sağlam bir hikayede yansıyor ekrana.
Otto, hayatın kabalıklarından uzaklaşmak için iyi bir seçim olabilir. Öncü film “En Man Som Heter Ove” de halen Prime Video ve TV+ kataloğunda yer alıyor.
Ayşe Dural