8 Eylül tarihinden itibaren sizlerle belirli konularda ortak özellikleri olan 11 film tavsiyesi paylaşıyorum. Bu tematik film listesinde ilk sıraya koyduğum filmi tanıtıyor ve aynı temada 10 film tavsiyesi daha veriyorum. Bu haftaki yazıya konu olan film, Sınırsız Hayaller konu başlığı altında Tarsem Singh’den Düşüş (The Fall) olacak.
Film başlar ve izleyiciler sepya renklerde yüksek bir köprüde atın üstünde genç bir adamı görürler. Anlarız ki bir film çekilmekte ve atın üstündeki genç adamda bir dublördür ve bu, onun ilk dublörlük deyimidir. Köprü üstünde sinemacılardan bağımsız at ile zorlayıcı hareketler yapmaktadır sonradan adının Roy olduğunu öğrendiğimiz genç adam. Karşılık bulamadığı aşkı uğruna at ile birlikte kendini köprüden atmak istediğini görürüz. Karşılıksız aşkı, filmin başrolündeki kadındır. Ve Roy, at ile birlikte atlar köprüden. Görüntüleri açısından, filmin en etkileyici bölümüdür.
Filmin yönetmeni Tarsem Singh. Kendisi 1961 yılı Hindistan doğumludur. New York’da Sanat ve Sinema üzerine eğitim almıştır. Düşüş kendisinin ikinci filmidir ve öncesinde video klip yönetmenliği yapmıştır, reklam sektöründe çalışmıştır. R.E.M. grubunun Losing My Religion şarkısının klibi Singh’e aittir.
Yıl 1915’tir. Dört yaşındaki Alexandria Los Angeles’e gelmiş, göçmen bir aileye mensuptur. Meyve toplayarak yaşamlarını sürdürürken, Alexandria portakal ağacından düşer ve kolunu kırar. Ve Roy ile aynı hastanededirler, Roy ağır yaralıdır ve yerinden kalkamaz, Alexandria’nın ise kolu kırılmıştır yalnızca.
İlk dublörlük deneyiminde sakatlanmış, aynı zamanda ruhu da yaralı bir adam olan Roy’un, aynı hastanede yatan sevimli küçük kız Alexandria’ya hikaye anlatması ekseninde dönüyor. Roy’un ağzından anlatılan, Alexandria’nın hayal gücüyle görselleşen hikayeler, farklı karakterlerin de olayın içine girmesiyle masalsı bir hal alır.
Oyuncular: Roy rolünde, Lee Pace, Alexandria rolünde ise Castinca Untaru oynuyor. Hemşire rolünde ise Justine Waddell var. Leo Bill, Marcus Wesley, Jeetu Verma gibi isimlerde efsanevi beş kahramanı canlandırmaktadırlar.
Roy’un, bu hikayeleri Alexandria’ya anlatmasının tek bir amacı vardır, intihar etmek istemektedir ve Alexandria’nın ona intihar edeceği ilacı getirmesini arzulamaktadır.
David Fincher ve Spike Jonze gibi ünlü yönetmenler Düşüş filminin reklamını yapmışlardır. Valeri Petrov’un, 80’li yıllarda yazdığı hazırlık senaryosu sonrası, Tarsem Singh ile birlikte Dan Gilroy ve Nico Soultanakis filmin senaryosunu yazmışlardır. Görüntü Yönetmeni ise Colin Watknson’dur.
Roy, küçük kıza efsanevi beş kahramanın masalını anlatır. Fakat dublörün bulanık zihni ve küçük kızın geniş hayal gücünün birleşmesiyle masal ilerledikçe gerçek ve kurgu arasındaki ince çizgi bulanıklaşır.
Düşüş (The Fall), yönetmen ve senaristlerce çeşitli Hint mitleriyle desteklenmiş, sürrealist bir kurguyla beyazperdeye aktarılmış bir yapım ve müzikleriyle, dönem dönem de Ludwig Van Beethoven’in 7. senfonisi eşliğinde, seyirci tarafından yaşanılan bir hikaye. Filmin başarılı afişiyle Salvador Dali’nin The Face of Mae West ve The Burning Giraffe tablolarına yaptığı göndermelere hayran kalmamak da elde değil.
Filmi izlerken görülen görüntülerin doğaüstü güzelliği anlatılan masalı temsil ederken renk ve ton seçimleri o sırada vurgulanan, bazen küçük kızın hayat tecrübesizliği nedeniyle algılayamadığı veya yanlış addettiği duyguları temsil etmektedir.
Bu filmin en göz alıcı noktası sinematografisidir. Film dört yıl gibi uzun bir sürede, içinde Türkiye’nin de bulunduğu yirmi sekiz farklı ülkede çekilmiştir. Filmde gerçekliğin ve doğallığın sağlanması için hiç set kullanılmamıştır ve bütün sahneler gerçekten var olan konumlarda çekilmiştir.
Düşüş filmi, sahip olduğu nefes kesen görüntülerin yanında zeki diyaloglarla ve kırılmış bir adamın hayatla ilgili çarpıcı gerçeği küçük, masum, umutlu bir kıza anlatması üzerine kurulmuştur. Bu açıdan tıpkı büyüklerimizin bize verdiği nasihatler akla gelmektedir. Ancak buradaki can alıcı nokta ne yazık ki, çoğu zaman insanların amacının gösterdiklerinden çok daha farklı olmasıdır. Bu sayede hayatın insanları nasıl şekillendirdiğine dair harika bir örnek sunmaktadır.
Bu film bir yetişkinin hayat tecrübeleriyle, kendi hayalleriyle çelişmesini ve hayata tutunmaya çalışmasını anlatmaktadır. Ancak anlatım tarzı, bir masalı hayata geçirme şekli ve oyunculukların inandırıcılığı filmi unutulmaz yapmaktadır.
Görüntülere bu kadar önem verilmesinin nedeni, anlatılan masalların gerçekliğini artırmak ve yetişkinlerin de masallardan etkilenebileceğini vurgulamaktır. Görüntüler bazen içinde yaşamayı sevdiğimiz yanılsamaların masallar gibi ortadan kalkabileceği duyarlılığını taşımaktadır.
Sınırsız Hayaller
Aynı temada, sınırsız hayallerin irdelendiği başka önemli filmler izlemek isterseniz size sunduğum liste şöyle:
- Tarsem Singh’den The Fall – Düşüş
- Federico Fellini’den Amarcord
- Michel Gondry’den La Sciense Des Reves – Rüya Bilmecesi
- Jim Jarmusch’dan Coffee and Cigarettes – Kahve ve Sigara
- Jean Pierre Jeunet ve Marc Caro’dan Delicatessen – Şarküteri
- Wes Anderson’dan Moonrise Kingdom – Ayışığı Krallığı
- Akira Kurosawa’dan Yume – Düşler
- Alan Parker’dan The Wall – Duvar
- Jean Pierre Jeunet ve Marc Caro’dan La Cite Des Enfants Perdus – Kayıp Çocuklar Kenti
- Michael Winterbottom’dam Tristram Shandy: A Cook and Bull Story – Tristram Shandy: Uyduruk Bir Öykü
- Marc Forster’dan Stay – Gitme
Tanju Akleman