Homeros’un Odysseia Destanı’nda bahseder. Kral Odysseus harbe gider giderken oğlunu öğretmen, bilge ve güvenilir dostu Mentor’a emanet eder. Mentor, Oğul Telemachus’u babasının yokluğunda korur ve ona akıl hocalığı, öğretmenlik yapar. Onu geleceğe hazırlar. Bu ilişkinin zaman içinde kopyalanmasıyla, “mentorluk” denen sistem yaygınlaşır.
Mentorluk teknik, mesleki bilgi-beceri geliştirmekte de kişisel gelişim için de en işe yarayan, en ihtiyaç duyulan yöntemlerden biri. Çünkü insanın öğrenmesinin temelinde “kopyalama, taklit etme” kabiliyeti yatıyor.
Mentorluk, da aslında bunu sağlıyor. Daha çok bilenin, deneyim, gözlem sahibi olanın bildiklerini, bu bilgilere ihtiyacı olana aktarması diye özetleyebileceğimiz ve hala geçerliliğini koruyan bir paylaşım biçimi, gelişim modeli olarak sürüyor.
Kimden kime, nerden nereye?
Her ne kadar “akıl yaşta değil, baştadır” gibi söylemler olsa da yakın zamanlara kadar mentorluk daha çok (yaşça büyük olanların daha çok bildiği ön kabulü ile) büyüklerden küçüklere doğru işleyen, tek taraflı, bir hiyerarşiye sahipmiş gibi algılanırdı. “Dı” diyorum çünkü artık pek öyle değil.
Son yıllarda, “bilgi yönetim hiyerarşisi” diye bilinen ve zirvesi “bilgelik” olan piramidi oluşturan alt katmanlara erişim o kadar kolaylaştı, demokratikleşti ki bilmek için saçlara ak düşmesi gerekmez oldu.
Dijital Devrim sayesinde bacak kadar çocuklar, gencecik insanlar eskiden büyüklerinden, amirlerinden, üstlerinden, binlerce sayfa kitaptan, yıllarca okullara, kurslara giderek öğrenebilecekleri şeylere bir parmak pıt pıtı ile saniyeler içinde erişebilir hale geldi.
Hem de çok daha eğlenceli, istedikleri zaman ve yerde.
Hem de çok daha detaylı biçimlerde.
Hem de ve hatta videolarını izleyerek ve seslerini dinleyerek…
Olay tersine döndü…
– Bilgiye çok kolay erişimi sağlayan teknolojik yöntem ve araçlara hakim olanlar daha genç yaşta, daha erken, daha çabuk ve daha çok öğrenmeye,
– Klasik yöntemlerle öğrenmeye devam edenler, etmeye çalışanlar geride kalmaya başladılar.
Makas açıldıkça “nesil farkı denen ezeli sıkıntı” daha belirginleşti. Baby Boomer, X,Y, Z ve son olarak; Milenyum Nesli, Screenagers-Ekran Nesli gibi jenerasyon tanımlarıyla insanlar birbirini çözmeye çalışır oldu.
Özellikle iş ortamları birbirini anlamayan ve uzlaşamayan X’lerle Y’lerin çarpışma alanına döndü,
Z’ler “ağaç yaşken eğilir” diye anaokulundan itibaren sistemin, pardon rekabetin isterlerine göre eğilip, bükülmeye başlandı…
Yezit Y’ler, bacaksız Z’ler daha üst seviyelerde oldukları, yaşlarını başlarını aldıkları, daha deneyimli oldukları için “büyüklerin, bilge kişilerin, üstatların vb.” “eğitimine” “koçluklarına” teslim edildi.
Genç nesiller adeta ve hala “eti senin kemiği benim” kafası ile “hizaya gelmeleri” için kalıplara sokulmaya çalışıldı.
Bilinen yöntemlerden medet umularak eğitmenler, koçlar, mentorlar atandı.
İş yerlerinde Y’ler “kurumsal eğitimlerle” yola getirilmeye, evlerde Z’ler o okul senin, bu kurs benim adam olsunlar diye eğitilmeye çalışıldı.
Ancak bir türlü olmadı, olamıyor. Gençler hizalanamıyor… Ne performans yöntemleri, ne sınavlar, ne testler işe yaramıyor!..
Çünkü eğitime, öğrenmeye hala “eski hiyerarşi ile bakılıyor”…
Şimdi olay tersine dönmeye ve “biz daha büyüğüz, daha deneyimliyiz, onun için daha çok biliyoruz” diyen “büyüklerin, üstlerin, amirlerin, ana-babaların” süngüsü yerlerde sürünmeye başladı
Şu aşağıdaki karikatürler komiklik ya da espri değil, hayatın ta kendisi, günümüzün gerçeği…
Dijitalin Fendi, “Bilginin Efendilerini” yendi!..
Kendini “Bilginin Efendisi, Organik Bilge” sananlar, nihayet anladı ki bu teknoloji, dijitalleşme denen mereti çözemezlerse, ne öğrenmeye devam edebilecekler; ne de bildiklerini aktarmaya, yaymaya, konumlarını, itibarlarını korumaya…
Yenidünyanın teknolojik araçlarını, yöntemlerini, iletişim ve iş görme sistemlerini anlamayanlar, gençleri çözemeyenler kendileri, kurumları için bir gelecek olamayacağını idrak edince;
– “Öğreteceğim, öğretmeliyim” den, “öğretsene, öğrenmeliyim” e geçiş yapmaya başladılar.
İşte son zamanlarda hızla yaygınlaşan “Tersine Mentorluk – Reverse Mentoring” uygulamaları bu ihtiyaçlardan çıkan, adeta bir cankurtaran simidi oldu.
Tersine Mentorluk – Reverse Mentoring – Kurallar, Faydaları:
Eğer hala bir “Tersine Mentorluk – Reverse Mentoring” ilişkisi, algısı içinde değilseniz, yani bünyenizde, kurumunuzda daha genç, alt seviye, deneyimsiz olanlardan daha yaşlı, daha kıdemli ve üst düzeyde olanlara doğru bir öğrenme, bilgi aktarım kanalı oluşturmadı iseniz, bu kültürü, sistemi oluşturmak, yaymak için bir şeyler yapmıyorsanız geleceği kaçıracaksınız demektir… Hemen başlayın!
3 Kural:
1- Mentorluk eskiden olduğu gibi tek yönlü değil, çift yönlü bir yolculuktur. Her iki taraf da paylaşımda, aktarımda ne kadar cömert olursa, fayda o kadar yüksek olur.
2- Eskiden mentorluk nesiller arası transfer edilen bilgi, deneyim üzerine kurulu idi. Şimdi birlikte yeni ve daha fazla bilgi, deneyim üretmeye odaklanmak demektir.
3- Önceki mentorluk anlayışında yapılandırılmış kurallar, ön kabuller, resmiyet, hürmet vb. hakimdi. Şimdi daha serbest, gayri-resmi, doğal ve akışkan iletişim içinde olması makbuldür.
1- Milenyum insanlarının çoğunun banka hesapları fakir, yaşları küçük olsa da yaşamları daha zengindir. Milenyumlar sürekli iletişim ve hareket halindedir. Dünya meselelerine, birbirlerine karşı çok daha ilgili, çok daha yakın, her an birbirlerine bağlıdırlar. Bugün sıradan ama ilginç şeyler yapan bir genç, herhangi bir üst düzey politikacıdan, iş adamından, din adamından vb. çok daha fazla takipçi, taraftar toplayabilmektedir. Bu inanılmaz deneyimden yararlanmak, dünyayı tanımak için Tersine Mentorluk eşsiz olanaklar sunar.
2- Milenyum nesli her yerde, her zaman erişilebilir durumdadır. Onlardan; Bali’den ya da Chicago’dan veya Kars’tan… Her yerden bilgi gelebilir, her şekilde katkı alınabilir. Tersine Mentorlukta sınır, saat, kimlik gibi kısıtlayıcı faktörler olmaksızın, serbestçe her bilgiye, deneyime ulaşılabilir.
3- Milenyum nesli para kazanmak ister ve bunu istediği yerden, istediği kadar çalışarak yapabileceğine inanır. Yaşamını buna göre kurgulamak ister. Günümüzde haftada 4 saat çalışmakla yetinen ancak bir konuda çok derinleşmiş profillere rastlamak mümkündür. Eğer bir konuda bilgilenmek isteniyorsa, bunu artık bir kurumun, kariyer sisteminin, okulun, ebeveynlerin, patronların, hamilerin sağlaması gerekmez. İstenilen bilgiye, kaynağa, desteğe, hizmete vb. erişmek için pek çok alternatif, mentor bulunabilir.
4- Dijital Çağa doğan ve Dijital Yerliler dediğimiz gençler, Bilgi Tsunamisi içinde nasıl hayatta kalınacağını, önceki nesillerden daha iyi bildikleri için hepsi birer usta küratör gibi davranabilmektedirler. Onlar istenen bilgiye çok daha çabuk ve yararlı erişip, paylaşabilirler. Uzun uzun uğraşmadan onlardan yararlanmak çok akıllıca ve pratik olabilir.
5- Yeni nesil insanlar, gençler yalın girişimci, gerilla mantığında yaşadıkları için yaptıkları hataları kariyer yolculuklarında bir öğrenme adımı olarak görür, kariyer faciası olarak algılamazlar. Çokça bilgisayar oyunu oynayarak büyüdüklerinden, hemen oyun kurup, kanka felsefesi ile ortak kanallar kullanıp, paylaşarak çabucak örnek üretimi, modeli ortaya çıkarabilirler. Bu çabukluklarından ve hızlı saptayıp, karar verme biçimlerinden pek çok ders çıkarılabilir.