Değerli eğitimci Yasemin Sungur’un Oyuncak Müzesinde 9 yıl önce özel bir konsept ile hazırladığı ve yönettiği hiç hız kesmeden devam eden Kitap ile Sohbet etkinliğine, geçtiğimiz sene Şiir İle Sohbet etkinliği eklendi. Tam bir şiir tutkunu olan Yasemin Sungur her hafta kitap ile sohbet oturumunu bir şiirle açıp, bir şiirle kapatarak biz kitap ile sohbet katılımcılarına şiirin hayatımızdaki önemini hatırlatıyordu. Ve nihayet geçtiğimiz sene sadece şiirin konuşulduğu ‘Şiir İle Sohbet’ etkinliğini başlatarak her ayın 3.Perşembe günü, her toplantısında değerli şairleri ağırlayarak etkinliğini sürdürdü.
Şiir ile Sohbet 2.yılına, ülkemizin Dünyaca ünlü şairi Ataol Behramoğlu’nun değerli katılımı ile merhaba dedi. Şiir gibi akıp giden iki saatte bir yandan yazısını yazmak için not alma telaşındaki ben bir yandan şairimin dilinden dökülen şiirleri dinlerken gözyaşlarımı tutamama heyecanı yaşadım.
Lisede matematik bölümünde okurken, okuduğum bölümün aksine psikoloji, felsefe ve şiir kitapları alıyor ve ilgiyle okuyordum. Şiirler okuyor, bir yandan tecrübesizce de denemeler yazıyordum. Üniversite ve beraberinde İş hayatı, otuzlarımda yoğun koşturmalar, toplantılar, ev hayatı, çocuk, kariyer derken o süreçte kitaplar hayatımdayken, şiir yanımı unutmuştum. Kırklarımdayım yine koşturma içindeyim her günümde şiir var ve bunu mümkün olduğunca da yakınlarımla sosyal medyada paylaşma çabasındayım. Ataol Behramoğlu hayatımdaki bu akışı bir cümlesi ile şöyle anlatıyordu: ‘Toplumsal yaşamdaki yoğunluk, yaşanan hırslar ve tüketime yönelik yaşanan hayatlar olduğundan toplum şiirin derinliğinden uzaklaştı.’ Otuzlarımdaki o bitmez yoğunluklarımı ve içinden çıkılmaz cevap bulmaz sorularımı yani kısaca şiirden uzaklaşmış beni ne güzel anlatıyordu bu cümle. Şimdilerde daha da artmış bir hayat koşturmam ve çözülmeyi bekleyen sorularım varken şiiri yeniden hayatıma almam bana başladığım güne daha umutla sarılmamda, verdiğim kararlarda her yönden düşünerek adım atmamda ve duygularımı tam tanımlamamda yardımcı oluyor.
Şairin ‘Her şeyin içinde bir şiir cevheri vardır’ deyişindeki derinliği düşününce, şiirin toplumdan hayattan soyut değil tam içinde her yaşananda olduğunu anlıyorum. Öyle ya, şiiri, sadece ve sadece, çocukken müsamerelerde, gençken sevgiliye aşık olduğumuzda kafiyeli okunan sözcükler dizini olarak görmek, şiir için yapılacak en büyük haksızlıklardan biri değil midir? Şiir okuduğumuzda bir pısırığa dönmeyiz. Şiir okuduğumuzda duygusal zaaflarımız ortaya çıkmaz. Şiir okuduğumuzda kelime haznemiz, duygu zenginliğimiz gelişir. Şiir okumak bir rutine döndüğünde, olaylar ve insanlar hakkında düşünce ve kararlarımız konusunda kendimizi daha iyi tanıma imkanına sahip oluruz.
Ataol Behramoğlu Ziraat mühendisi bir baba ve klasik batı müziği konusunda konservatuar mezunu bir annenin dört evladından biri. Kardeşlerinden Nihat Behram yine ülkemizdeki değerli şairlerimizden biri. Yalnız şaire göre şayet babası kendi yazdığı şiirleri gün yüzüne çıkarmış olsaydı ailedeki en ünlü şair babası olurmuş. Babasının zengin kütüphanesindeki kitapları okuyarak ve annesinin evde çaldığı ezgileri dinleyerek büyümüş bir çocuğun kaderi ebetteki çok değerli bir bilim insanı ve şair olmaktır. Evlerimizde, elimizde son model telefonlar, televizyonlar ve tabletler, tek bir kitabın bile olmadığı sanatın konuşulmadığı bir evden sadece test çözerek okulları kazanan nesiller yetiştirmek bize toplum olarak nereye kadar iyi gelecek? Oğullarımız kızlarımız iyi okullar kazanacaklar yalnız hangi kültürün bekçisi olarak?
Oldukça değerli bir eğitimci de olan Behramoğlu ‘Öğrenmek bir sevinçtir’ diyor. ‘Öğrenerek daha çok insan oluyoruz. Her bilim dalının, her disiplinin bir çekiciliği, bir albenisi vardır. Çocuğa bu bilim dallarını öğretirken bu çekiciliği ve farkındalığı ortaya çıkararak sevdirmek onların öğrenmelerini sağlayacaktır.’ Biz eğitimciler için ne değerli bir paylaşım.
Behramoğlu sohbetin devamında şiirin toplumdan uzaklaştığı ve şairin de toplumdan uzaklaştığını vurguluyor. Behramoğlu’nun bu kadar seviliyor olması, her şeyin içindeki şiir cevherini çıkarıp bizimle canı yürekten paylaşmasında saklı olduğunu düşünüyorum.
Şiir, her anımızda, duygularımıza arkadaş ve her daim cümlelerimizde olsun.
Ataol Behramoğlu’nun hatıra duvarımıza yazdığı gibi ‘Yaşasın Şiir!’
Ebetteki şiir ile sohbetin en unutulmaz anları şairimizin onlarca gönlümüzde yer eden şiirini bize okumasıydı. O özel anlar hepimizin unutulmazları arasında yer aldı bile.
Ben en sevdiklerimden biriyle bitiriyorum yazımı. Ve diyorum ki, iyi ki şiir ile sohbetimiz var. Her daim olsun.
‘Çoğumuz yetişkin yanlışlarız aslında
Katı, güvensiz, kibirli
Çocuklar yaşar yanı başımızda
Gizlice koruyarak güzelim bir sevgiyi
Narin bir duygudur onları dolduran
Karşılıksız henüz ve hazır bağışlamaya
Soralım kendi kendimize bazen
Layık mıyız çocuklarımıza…?’
Didem Pektok