X-Y-Z

“Delirmedim… Delirmeyeceğim! Kendime söz verdim.”

Şu zamanda ebeveyn olan herkesin haftada en az bir iki kullandığı cümledir herhalde. Hele ki meşhur ‘Z’leri anlayıp, büyüklerimiz ‘X’ kuşağına anlatmaya çalışınca… Yok öyle kuşaklara tu kaka falan yapmayacağım. Ben biz zavallı ‘Y’ kuşağından bahsetmek istiyorum.

Bizleri yetiştiren ‘X’lerin özgürlüklerini, adaletlerini tırnaklarıyla hayatlarını elde ettiklerini düşünürsek şimdiki dijital ve kısa yolu kullanan, özgürlüğü fanuslarının içinden keşfetmiş daha neredeyse doğduklarından itibaren turbo hızında her şeyi elde etmiş ‘Z’ kuşağını kolay ise gel de anlat. Hayır biz arada sıkışmış ‘Y’lerin, “Alfabeden çıkmak istiyoruz,” desek de dengeler bozulur diye izni de yok… Kısaca dengelerin dengesizliğinde kaybolan bizim kuşak arada kalmışlığın eşsiz nimetlerini yiyor kardeşim. Geçmiş ola…

Çok şükür annem babam sağ. Hem de ‘X’ kuşağının en dibine vurmuş yüreklerinden. Malum her şey nizami her şey kurallarına uygun çerçeveleri belli bir hayat vardı benim gençliğimde. Annem bir bakışıyla hizaya sokardı beni ve kardeşimi. Severlerdi ama yeri gelir hatalarımızdan ders çıkarmamız için yererlerdi de. Kızarken ders verirlerdi, cezada. Ne kadar doğruydu tartışılır. Biz ne yaptık ne ettik hatalardan ders çıkarmayı öğrendik, öğrenmesine de ‘Z’lere bu iş biraz yanlış mı yansıdı ne? “Amaaan canım hataysa benim hatam, ne yapayım,” ya da “Ben biliyorum, hallederim,” mantığında ani manevra kafası daha çok var şimdikilerde. “Yahu bir dur, düşün,” demeye kalmadan eskilerde işin işine karışınca değmeyin ‘Y’lere…

E iyi de o zaman iki kuşak karşılaşınca arada kaldım kuşağı oluyoruz bizde… 

Yazık, vallahi yazık. Demir gibi iradeler büküldü, eridi iki kuşak arası bizde.

Annemin bakışı demişken, üç dört sene önce annemin de bulunduğu kalabalık bir ortamda sus artık manasında o zamanlar 14 yaşındaki kızıma aynı bakışı atayım dedim, bana gülümseyerek herkesin içinde “Anne ne oldu gözüne?” diye soruverdi. Ben saçma sapan konuşup ortalığı toparlamaya çalışırken kendi annemle göz göze geldim. Ve onun bana bakışını ben o an anladım! 

Sonuç; X:1 Z:1 Y:0 (YAZIK Kİ ÜÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEMDE OLAN ZAVALLI ‘Y’ye OLDU.)

Hayır bizim çocuklar bizi anlasa da anlamamazlığa vuruyorlar ya o delirtiyor insanı. Neyse delirmeyeceğim…

Eve gelince durumu güzellikle kızıma açıkladım, bu seferde konuşma özgürlüğünden dem vurmaz mı!.. Hay Yarabbim… Sanki kodeste yaşıyor. Yok yok kesin delirmeyeceğim. 

Velhasıl kızım biraz da olsa büyüdü şimdi daha iyi anlıyor beni ama yine de zaman farklı şartlar değişti ama bizim ‘X’ler hep aynı… Ee ne yapalım biz zavallı ‘Y’lerin kaderi bu. Unutmadan şimdi de son dakika üniversite tercihlerini değiştirdi. Son yılında hem de… “Tamam,” dedim, “Hayat senin, karar senin sonuçlarına da sen göğüs gereceksin.” 

“Ne yani başarısız olursam sen üzülmeyecek misin?” dedi. Ben mantıklı olan yolu anlatmaya uğraştıkça ‘sen beni anlamıyorsun’larla devam eden uzun bir konuşmadan sonra kendi iyiliğine olan karara yine kendi karar verdi çok şükür… Yahu kalene son dakika golü atıyorsun hakem olarak beni yeme bari! Neyse delirmeyeceğim, tüm ümidim ‘Z’lerden sonra gelecek Alfalarda. Göreceğiz o zaman ‘Z’lerin halini…

(NOT: Yazımın konusunu öneren ‘X’ anneme ve başlığı yaratan kı‘Z’ıma teşekkürler ☺) 

Burcu ERTÜRK

 

Önceki İçerikBir Kara Plak Gecesi
Sonraki İçerikOkurun Gözünden: Koku
Burcu Ertürk
1980 yılında İstanbul’da doğan Burcu Ertürk, Uludağ Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunudur. Londra’da iki yıllık eğitim aldıktan sonra özel bir firmada bütçe ve finans konsadilasyon dairesinde uzman yardımcısı olarak çalıştı. Yıllar boyunca hobi olarak araştırma ve deneme yazıları yazan Ertürk aynı zamanda toplumsal dayanışma derneklerinde gönüllü yardımlaşmada bulundu. Bu süre zarfında şahit olduğu ve dokunabildiği hayatların seslerine daha fazla kayıtsız kalamayıp 2017-18 yıllarında radikal bir karar vererek kadın ve toplumsal şiddet olaylarını inceleyerek topladığı gerçek hayat hikayelerinden yola çıkan romanlar yazmaya başladı. Şu an için dört romanı bulunan Burcu Ertürk, insanların hayatlarına daha yakından dokunabilmek ve seslerini duyurabilmek adına özellikle kadın meselelerini konu alan ilk romanı Yade’yi 2020 de yayımladı. Yakında ikinci romanı yayımlamak üzere çalışmalarına devam etmektedir. İdeali gerçek hikayeleri kaleme alarak okurlara ulaştırabilmek olan Burcu Ertürk hala İstanbul’da yaşamaktadır. “Çok istedim kalemi kırmayı ama o inatla yazdı.”