Yakın Coğrafyadan Bir Güzellik: Hırvatistan

En çok Dubrovnik şehrini duyduğumuz Hırvatistan, içinde başka güzellikler de saklıyor. Split, Primosten, Zadar, Plitvicka Jezera Milli Park ve Zagreb hakkında bilmediğiniz birçok şeyi Sevil Mert anlatıyor.

2010 sonbaharında Balkanlar’a yaptığım gezinin tadı damağımda kalmıştı. Balkanlar gezimin duraklarından biri de Hırvatistan idi.

Hırvatistan Tüyoları
Diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi Hırvatistan’a vize yok! Vizesiz sadece pasaportunuzla gidebilirsiniz. Karayolu ile ulaşabileceğiniz kadar yakın, ayrıca THY ve Pegasus’un uçuşları da var. Yemekler damak tadımıza çok yakın, Boşnak böreği, köfte… Aç kalmamak garantili. Ayrıca İtalyan kültürünün etkisiyle bolca pizzacı da mevcut. Diğer Balkan ülkelerinin aksine fiyatlar Avrupa genelindeki gibi, ucuz tatil hayali kurmayın. Ucuz Balkan gezisi için diğer Balkan ülkeleri tercih edilmeli.

Beklediğinizden (en azından benim için öyleydi) çok daha güzel ve gelişmiş bir ülke bulacaksınız, şaşırmayın! İnternet pek yaygın değil. Free Wi-Fi hayalleri birkaç sene sonraya saklanabilir.

Hırvatistan’da Gördüğüm Şehirler
Hırvatistan sahil şeridinden başlayıp başkente kadar uzadı rotamız. Sırasıyla: Dubrovnik,  Split, Primosten, Zadar, Plitvicka Jezera Milli Park, Zagreb.

Adriyatik sahiline çıktığımızda Dalmaçya kıyılarının güzelliği gözlerimizi kamaştırmıştı.  Karadağ sahillerindeki Budva, fiyord içindeki Kotor doğa harikasıydı.  Hırvastistan sahillerinde de bu güzellik devam ediyordu. Deniz kıyısında dantel gibi kıvırıla kıvırıla yol almak büyük bir keyif. Motosikletle gitmenin avantajını da yaşadık elbette. Sık sık durup fotoğraf çekmek, mis gibi deniz havasını içimize çekerek yol almak muhteşemdi.

Dubrovnik
Adriyatik’in incisi olarak anılan Dubrovnik Hırvatistan’daki ilk şehrimiz. Şehre Karadağ yönünden geliyorsanız muhteşem bir “Stari Grad” yani eski şehir manzarası var, ama günün saatine dikkat etmezseniz bizim gibi ters ışıkta kalırsınız… Balkanlarda eski şehirlerin tamamı Stari Grad olarak geçiyor.

Ticari olarak önemli bir konumu olan Dubrovnik, zamanında Venedikli mimarlar tarafından inşa edilmiş. Belki o dar sokakları ve güzel mimarisinin nedeni bu. Ancak Balkanlardaki savaş sırasında, 1991-1995 yılları arasında çok yoğun bombardıman altına kalmış, şehrin büyük bir kısmı zarar görmüş. Unesco korumasındaki şehir tamamiyle restore edilmiş, şuanda ortaçağı anlatan bir film setini andırıyor.

Dubrovnik çevresinde pek çok plaj bulunuyor, yaz tatili için de olanaklar tanıyor. Ancak benim zamanım kısıtlı ve tarihini görmeyi tercih ettiğimden orada denize girme fırsatım olmadı.

Balkan gezisinde otelleri önceden ayarlamamıştık. Zira Balkanlarda internet pek yaygın değil ve internette olan oteller çoğunlukla -bana göre- pahalı oteller. Gidince ayarlarız, dedik ama oldukça vakit kaybetmemize sebep oldu. Kısa süreli gezilerde otel ayarlamadan gitmenin iyi fikir olmadığı tekrar anlamış oldum.

Dubrovnik’te pansiyon uygulaması çok yaygın. Herkes evini pansiyona çevirmiş. Ancak 1-2 gece kalacak turistlere pek sıcak bakmıyorlar. Uzun süreli kalırsanız ekonomik bir çözüm, aksi halde otel fiyatına pansiyonda kalıyorsunuz… Daha fazla yer arayıp vakit kaybetmemek için 50 euro pansiyona verdik öyle söyleyeyim.

Dubrovnik Stari Grad içinde görülecek yerleri hemen her gezi yazısı yada kitabında kolayca bulabilirsiniz. Alan zaten çok küçük dolayısıyla bir günde tüm önemli noktaları gezebilirsiniz. Ben de sizin için özetleyeyim; Şehrin surları ve tabii ki kuleleri, 14. yy.’dan kalma ve dünyanın en eski eczanesine de ev sahipliği yapan Francis Manastırı, Rector Sarayı, Onofrio Çeşmesi, Orlando Heykeli, gümrük binası, şehir kapıları… Benim önerim bütün sokaklara girip çıkın. Ana hattan çıkıp sıkışık sokaklarda dolaşırken birden Adriyatik’in harika manzarası ile karşılaşabilirsiniz. Stradun Street’in sağ paralelindeki sokakta harika bir börekçi ve takeaway kahve alabileceğiniz yerler var. Karnınızı böylece ekonomik bir şekilde doyurabilirsiniz.

Dubrovnik’ten günübirlik ada turları yapabilir, meşhur Korcula adasına gidebilirsiniz. Biz ada hakkımızı başka bir adada kullandık.

Split
Hırvatistan’ın önemli liman şehri Split, aynı zamanda mavi bayraklı plajları ile de ünlü. Plajlarının ünü nedeniyle Split’te denize girmeye niyetliydim ancak Split’te kaldığım gün havanın yağmurlu olması bana güzel bir tatil sürprizi yapmış oldu.

Ticaret merkezi konumunda olan bu şehir limanın etkisi ile tam bir sanayi şehri haline gelmiş. Küçük Stari Grad’ı ihtişamlı, limana nazır, geceleri de oldukça hareketli. İzmir’in Kordon’unun bir benzeri de Split’te var. Kafeler ve hediyelik eşya dükkânları ile de rengârenk.

Yukarıya doğru çıktıkça fiyatlar artıyor. Burada kendinizi tamamen Avrupa’da hissediyorsunuz. Vaktiniz varsa rotanıza ekleyin, aksi halde eklememeniz kayıp olmaz.

Primosten
Primosten, Hırvastistan’ın dantel kıyılarındaki müthiş güzellikteki küçük kale şehirlerinden biri. Yol üstünde kahve molası vermek için durduğumuz denizin kıyısına inşa edilmiş surlar içinde bir minik şehir. Dar sokakları yine kafeler ve hediyelik eşyacılarla renklenmiş. Tepesinde kilisesi denizi yukarıdan görüyor. Hırvatistan sahillerinde bu küçük güzel şehirlerden pek çok var. Birini mutlaka görün derim.

Zadar
Zadar’ı gezmek için yolumuza devam ediyoruz. Ancak kendimize bir güzellik yapıyor ve Zadar şehir merkezi yerine Uglijan Adası’nda kalıyoruz. Gittiğimiz mevsim itibariyle çok sakin olan ada, müthiş huzurlu ve güzel. Hava güzel olsun diye dua ediyoruz ama yine yağmur var ve yine denize giremiyoruz. Zadar’ı gezmek için kısa bir feribot yolcuğu yaparak gün batımı ile meşhur Zadar’a gidiyoruz. Yine güzel bir Stari Grad, büyük kilisesi, dar ve taş döşeli sokakları ile öğleden sonrayı Zadar’a ayırıyoruz.  Zadar da diğer eski şehirler gibi cetvelle çizilmiş kadar düzenli.

Alfred  Hitchcock, 1964 yılında Zadar’ı ziyaret ettiğinde “dünyadaki en güzel gün batımı Zadar sahilinden seyredilebilir” demiş. Bu sayede de Zadar’ın günbatımı meşhur olmuş. Gün batımını fotoğraflamak isteyen sanatçı ve turistler güneşin battığı saatlerde Adriyatik sahilini dolduruyor. Bora rüzgârları nedeniyle gökyüzünden eksik olmayan bulutlar, güneşin kırılmasına yardımcı olduğundan günbatımı bu kadar muhteşem oluyor.

Plitvizce Milli Parkı
Zadar’dan sonraki kalış noktamız Zagreb, ama yol üstündeki Plitvizce Milli Parkı’nın methini çok duyduğumuz için önce oraya uğramak istiyoruz. Ancak yolda bora rüzgarlarının gazabına uğrayıp birkaç saat zaman kaybediyor, bir de üstüne yağmura yakalanıyoruz.

Plitvizce’ye ulaştığımızda ise hepsini unutuyoruz. Nehir üzerinde oluşan gölcüklerden oluşan bu doğal park harika bir şekilde organize edilmiş. Çok ama çok bakımlı. Eğer doğayı seviyorsanız ve birkaç saat yürüyüş için vakit ayırırım diyorsanız kesinlikle görmenizi tavsiye ediyorum. Park içinde shuttle, vapur gibi seçeneklerle gezinizi daha uzun ya da kısa tutma imkânınız da var.

Çok güzel bir doğa parkı olan Plitvizce bütün yorgunluğumuzu atmamızı sağlıyor.

Zagreb
Zagreb’e ulaştığımızda çok yorgun haldeydik. Biraz dinlenmek niyetinde iken kaldığımız otelin sahibi bizi Zagreb’i gezmek konusunda ikna etti. Tam bir Zagreb aşığı olan otel sahibimiz harita üzerinde görmemiz gereken yerleri de tek tek işaretledi. Zagreb ile ilgili tek belgemiz de bu oldu, zira Zagreb’de çektiğimiz fotoğrafları bilgisayara atarken kaybetmeyi başardık.

Başkent Zagreb, diğer şehirlere kıyasla tabii ki daha büyük. Geniş caddeleri, büyük park ve binaları ile daha ihtişamlı.  Diğer şehirlerde olduğu gibi katedral şehrin merkezi… Ulusal tiyatro da görülecek yerler arasında.
Hırvatistan’ı hakkını vererek gezmek için bir haftanızı ayırabilir, adalarını ve şehirleri detaylıca gezebilirsiniz.

Daha önce gitmediğime pişman olduğum ülkelerden biri oldu Hırvatistan… Bu kadar yakımızdaki bu güzelliği mutlaka görmelisiniz!

Önceki İçerikHayaller ile Gerçekler Arasında Bir Yerde
Sonraki İçerikNew York… New York…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz