Yalnızca Yavaşladığında Görebileceğin Şeyler

Çok mu hızlı yaşıyoruz bu hayatı, yoksa her şey çok hızlı da biz miyiz peşinden koşmak durumunda kalan…  Erken mi davranıyoruz bazı şeylerde yoksa bir şeylerin hızına yetişirken kendimize geç kaldığımızı mı unutuyoruz?

Yalnızca Yavaşladığında Görebileceğin Şeyler, sayfa aralarında bu soruların yanıtını düşüneceğiniz, gerçekten yavaşlayıp kendinize döndüğünüzde nelerin farkına varacağınız konusunda tavsiyeler veren bir kitap.

Güney Koreli Zen Budsit öğretmen Haemin Sunim’in kaleme aldığı kitap, ilişkilerden iş hayatına, Kung-fu’dan aile yaşamına kadar birçok alanda –hızlı yaşadığımız veya hayatın getirdiği yüklerden dolayı hızlı yaşamak durumunda olduğumuz için belki de, bilemiyorum- birçok kavramı tekrar düşünmemizi sağlıyor.

Kitap, onu ilk elinize aldığınızda, size sorduğu soruyla zaten hemen düşünmeye sevk ediyor.

“Neden bu kadar meşgulüm?”

Sonrasında hayal kırıklıklarının olabileceğini ama bunlardan beslenerek çıkılması gerektiğini ve mutlaka kendimiz için dinlenmeyi tavsiye ediyor.

8 bölümden oluşan kitabın bölüm başlıkları şu şekilde ilerliyor:

Dinlen, Farkındalık, Tutku, İlişkiler, Sevgi, Hayat, Gelecek ve Spiritüellik.

Bu başlıklar altında; ailenizle, yakın arkadaşlarınızla, yabancılarla, çalışma yaşamınızla, ilişkileriniz ve kendinizle ilgili tanımlamaları, algılarınızı, zihninizi nasıl yönettiğinizi, yazar, kendi hayatından verdiği örneklerle anlatmaya çalışıyor. Burada altı çizilmesi gereken kısım ise herhangi bir kavrama “iyi, kötü, yanlış, doğru” etiketi vermeden, belli bir ölçü ve sadelikte yazılmış olduğu…

Resimli kitap sever misiniz bilmem ama Yalnızca Yavaşladığında Görebileceğin Şeyler’de Young Cheol Lee’ye ait görseller de bulunuyor.  Aslında Haemin Sunim sayfa aralarına konulara uygunluk sağlayan görseller ekleyerek, bu sayfalara geldiğinizde mutlaka yavaşlayıp, düşünmenize fırsat veriyor.  Sürekli meşgul olduğumuz bir dünyada daha sakin nasıl kalacağımızdan bahsederken, kulağımıza sanki fısıldıyor.

Sunim diyor ki,

“Benim için on yıl önce değerli olan eşyaları atarken, tıpkı insanları unuturken olduğu gibi, zamana ihtiyaç duyuyorum.”

 “Yapmak zorunda olduğumuz bir şeyin zorluğundan yakınarak, o şeyin zorluğunu bir kat daha arttırmış oluruz. Derin bir nefes al ve yap.”

“Güçlü ve olumsuz duyguyu hızlıca kontrol altına almak zordur; duygu siz onu kontrol etmeye çalıştıkça güçlenip tekrar yüzeye çıkar.”

Güçlü bir olumsuz duyguyu akvaryumun içinde dönen çamur gibi düşünün. Balıkları rahatça görebilmek için çamurun dibe çökmesini sağlamak adına yapmayı isteyeceğiniz son şey, ellerinizi çamurlu suya daldırıp çamuru dibe bastırmaya çalışmak olacaktır. Çamuru ne kadar bastırmaya çalışırsanız o kadar hareketlendirirsiniz. Benzer bir şekilde olumsuz bir duyguyu kontrol etmek için de bastırmaya çalışabilirsiniz. Ne yazık ki ne kadar çabalarsanız duygu o kadar çok yüzeye çıkar.

O zaman ne yapmalıyız?

Tek yapmamız gereken olumsuz duyguların ham enerjisini öfke ve nefret gibi dil etiketlerinden ayırmak ve ona, enerji başka bir şeye dönüşene kadar, tanıklık etmektir.   Bu yüzden karşınızdaki şeyi, görüntüyü, onu yargılamadan ya da ona bir ad koymadan yansıtan bir ayna gibi sadece olumsuz duyguyu yansıtın ve tarafsızca izleyin. Öfkenin ya derin bir duygu katmanını ortaya çıkararak ya da kendi başına kaybolarak yavaşça şekil değiştirdiğini göreceksiniz.”

“Büyük hayaller kur ama işe ufak ufak başla. Küçük bir düzenleme, hayatında büyük etki yaratabilir. Örneğin daha mutlu olmak istiyorsan işe yatağa yarım saat erken girerek başla. Kilo vermek istiyorsan, işe gazoz yerine su içerek başla. Tamamlaman gereken bir proje varsa, işe, masanı düzenlemekle başla.”

Kendinize zaman ayırın. Bu işi üç günde, iki ayda bitirmem lazım diyerek zihninize ve bedeninize zulmetmeyin. Yavaşlamak ve farkında olmak bir yolculuğa çıkmak gibidir. Bu satırları okurken de, kahvenizi soğutmadan için…

Zeynep Kıyak

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikÇikolata Tadında Edebiyat -3
Sonraki İçerikYasemin Sungur’la Kitap ile Sohbet 15. Sezona Coşkuyla Başladı
Zeynep Kıyak
1981 İstanbul doğumlu, İstanbul aşığı olan bir İstanbullu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halka İlişkiler ve Reklamcılık Lisans, Marmara Üniversitesi Medya Ekonomisi Yüksek Lisans mezunu. Editörlük ve kurumsal iletişim alanlarında üç yıl çalıştıktan sonra, insan kaynaklarına yöneldi, 12 yıldır profesyonel anlamda bu alanda çalışıyor. Çok klişe olacak belki ama “Çocukluğundan beri yazıyor” Ortaokul ve lise yıllarında yazıyla ilgili tüm il düzeyi yarışmalarda önemli dereceler kazandı. Üniversitede TÜHİD’in düzenlediği sosyal sorumluluk temalı yarışmada ekip arkadaşlarıyla “Genç İletişimciler” dalında Altın Pusula ödülünü aldı. Yazmayı bırakmadı. Sabah, Akşam gibi gazetelerde belirli dönemlerde yazıları; Kariyer.net’in blog sayfasında makaleleri yayımlandı. 2011’de Yasemin Sungur ile yolları kesiştiğinden beri Martı’da “Alternatif İK Sözlüğü”nü hazırlıyor. Bunun yanı sıra gündemle ilgili haber yazıları, röportajlar, farklı yazı dizileri üzerine yazmaya devam ediyor. MARTIDAŞ olmayı çok seviyor. Yeni projesi için yakında harekete geçecek ve bu yüzden çok heyecanlı…