2019’un gelmesine günler kala herkesin yeni yıldan beklentileri var. Olmalı da. Beklentilerimizin yüksek olması, gerçekleşmemesi halinde hayal kırıklıklarını da beraberinde getiriyor. Umut herkesin hakkı ve yaşamın dinamosu, buna kimsenin itiraz edeceğini düşünmüyorum. Ancak beklentileri karşılamak için ne kadar çaba gösteriyoruz, bunun için ne kadar hevesliyiz ve her şeyden önemlisi bunun için ne kadar fedakârlık yapmaya hevesliyiz. İşte burası muamma.
Her yeni yıl öncesi hayatımızda önemli değişiklikler yapmak için kararlar alıyoruz; kilo vermek, sigarayı bırakmak, spora başlamak… Genelde bu üçü en popüler kararlar oluyor. Keşke elimizde bu heveslerin ne kadar gerçekleştiği ile ilgili somut veriler olsa. Maalesef yok. Bununla beraber, bolca gözlem yaptığımızda birçoğunun gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Bu kararları almamızın sebebi ne? Yaşam kalitemizi arttırmak, daha mutlu olmak istiyoruz.
İnsanın tüm kararlarının altında aslında acıdan kaçmak ve hazza yönelme eğilimi baskındır. Bu yüzden bize acı verecek her şeyden kaçma yolunu seçmek kolay gelir bize. Lezzetli yemekler yemek, akşamları kuruyemiş atıştırma zevkinden mahrum kalmak istemeyiz. Biz de biliriz sağlıklı yaşamın önemini, az yemenin, çok hareket etmenin faydasını, ancak bir türlü bu dönüşüm için adım atamayız.
İşin sırrı galiba o tarihi beklemeden, yılbaşını beklemeden harekete geçmek. Kilo mu vereceksin? Hemen başla. Sigarayı bırakmak mı istiyorsun? Son bir sigara içmeden bırak. Spora mı başlayacaksın? Giy ayakkabılarını, sokağa çık ve yürümeye, koşmaya başla. Bahanelerinin ayağına dolanmasına izin verme.
Uzun zamandır okuyamıyor musun? Kitapla sohbete katıl, kitapların, dergilerin kokusunu içine çek. Elini telefondan ayıramıyor musun? Karar ver, akşama eve gidince kapatacağım, arayan bulur nasıl olsa de. Zaten bir süre sonra akşam evde telefonunu kapattığını bilenler gündüz ulaşacak sana. Ben yapabiliyor muyum? Vallahi de deniyorum.
Kendi kendimizi eğlendirme marifetini kayıp mı ettik acaba? Bununla yüzleşmeye, kendimize itiraf etmeye hazır mıyız? Emin değilim. Bir diğer önemli aşama ise beklenti seviyemizi aşağılara çekmek, yetinmeyi bilmek. Aslında bunda tam olarak kast ettiğim, beklentileri de çok yüksek tutmamak ve elimizdekine “şükür” etmeyi bilmek.
Bundan 2,5 yıl evvel annemin kalçası kırıldı. O dönemden beri yataktan kalkamıyor. Zaman içinde demansla birlikte iletişimi azaldı, azaldı ve göz temasına indirgendi. Başlangıçta hep daha iyiyi beklerken bu duruma isyan eder, kızgınlık yaşarken aslında tüm bunların ona hiçbir faydası olmadığını fark ettik.
Sonra alınabilecek tüm önlemleri, bakımı sağlayıp beklentilerimizi minimuma indirdik. Minimal iyileşmeler bizi nasıl mutlu etti anlatamam. Şimdilerde en büyük duam yeni yılı görmesi ve 2019’da ve uzun süre bizimle beraber olması.
Bu kadar az, öz.
Yeni yılın herkes için sahiciliklerle dolu, sağlıklı bir yıl olmasını çok istiyorum. 2019’un dolu dolu yaşanan, yaşamın hakkının verildiği, zorlukların bizi geliştirdiği bir yıl olmasını da diliyorum.
Yaşamımızda unutulmaz güzel anıların oluşacağı bir yıl olması dileğiyle.
Anıl Akın