Zamanın Tanrısı: Kronos

Khaos, Gaia ve Uranos

Hiçbir mülküm yok, zamandan başka” der Süreyya Berfe o güzelim şiirinde…

Zaman… O sihirli sözcük…

Zaman… Felsefenin ve sanatın o bela sözcüğü…

 Kronos, Yunan mitolojisinin zaman tanrısıdır.

Hesiodos, Yunan tanrılarını üç kuşakta anlatır.

Birinci kuşak tanrılar;  Khaos, Gaia ve Uranos’tur.

Ana Toprak Gaia ile Yıldızlı Gök Uranos’un birleşmelerinden ikinci kuşak tanrılar olur. Bunlar altısı kız, altısı erkek olmak üzere on iki tanrıdır. İlk çocuk Okeanos, on ikinci çocuk da Kronos’tur.

Kronos, annesi Gaia’nın teşviki ile babası Uranos’u bir daha çocuk yapamaz hale getirmek için hayalarını keser ve birinci kuşak tanrıları devirir. Böylece, kuşağının en küçüğü olmasına karşın ikinci kuşak tanrıların lideri olur.

Ateş ve Işıktan Sonra Aşk

Kronos, göklerdeki tanrı Uranos’u devirirken, bir orakla babasının cinsel organını keser. Uranos’un kesilen cinsel organı denize düşer.  Ve denizin köpüklerinden aşk tanrıçası Afrodit doğar…

Afrodit’in doğumuyla insan aşk tanrısına da kavuşmuştur…

Ateş ve ışık’tan sora aşk da, insana armağan edilmiştir…

Uranos “gökteki krallık” idi… Kronos, babası Uranos’un hayalarını kesince onun “gökteki krallığını” da devralır. Gökteki yeni kral Kronos, krallığını sürdürebilmek için var ettiği tüm varlıkları  “yutmaya” başlar…Çünkü, bütün tanrılar gibi, bütün egemenler gibi Kronos da kıskançtır, bencildir…Kendinden başka hiçbir güç olmamalıdır. Dolayısıyla Kronos “var edici” bir tanrıdır, ama karşı çıkılmazsa, var ettiklerini ”yok eden” de bir tanrıdır…

Babası Uranos’u yok etmesiyle başlayan süreç, giderek kendi çocuklarını da yok etmeye ulaşır…   Çocuklarını doğar doğmaz yutmaya başlar. Karısı Rheia, Zeus’u doğurduktan sonra yutulmasına mani olmak için Kronos’a Zeus yerine kundağa sarılmış bir taş verir, Kronos bu taşı yutar. Rheia da Zeus’u Girit’e kaçırır. Ve zamanı gelince, mitolojilerdeki bütün oğul kahramanlar gibi Zeus, babası Kronos’u öldürerek midesindeki kardeşlerini kurtarır. Artık Olimpos’un üçüncü kuşak lideri tanrılar tanrısı Zeus’tur.

Kronos’un Hititlerdeki karşılığı Kumarbi’dir.

Roma mitolojisinde Satürn’dür.

Saturnalia Festivali’nden Noel’e

Roma İmparatorluğu’nda 17 – 25 Aralık günlerinde Satürn’e atfen Saturnalia Festivali kutlamaları yapılır. Roma’nın aşk şairi Catullus’un deyimiyle Saturnalia Festivali “zamanların en iyisi, en neşelisi”dir. Sevgililerin buluşma zamanıdır…

MS 400’lü yıllara doğru gelindiğinde, Hristiyanlığın da güçlenmesi ile birlikte, Saturnalia Festivali, Noel’e dönüşür. Bugün kutlanılan Noel’in ardında böylesi bir Kronos kronolojisi vardır…

İşte, bütün bu hikayenin kahramanı Kronos, Yunan mytos’unun en ilgi çekici karakterlerinden birisidir… O günden  bu yana felsefenin, sanatın, gündelik yaşamın içinde hep var olmuştur…

Kronoloji

 

Uranos

Bugün kullandığımız kronoloji sözcüğü, Kronos’tan gelir.

Kronolojinin birçok  türü var: Arkeolojik kronoloji, tarihsel kronoloji, kültürel kronoloji…

Ama hepsinden önemli olan, kişisel yaşamımızın kronolojisi…

Michel Foucault, kişisel hayatımızı gözden geçirmeyi, kişinin kendine yönelik arkeolojik kazısı olarak  tanımlar.

Kendimize dair arkeolojik kazılar yapmak o kadar değerli ki…

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği  “ne içinde ne de büsbütün dışında” olduğumuz o zamanı gözden geçirmek… O zamanla sohbet edebilmek… O zamanla dost olabilmek…

Hayatımızı, var oluşumuzu “yekpare, geniş bir an’ın parçalanmaz akışındaki” o zaman mülkünde hissetmek…

Hakikat, tek çocuğudur zamanın” der Leonardo da Vinci…

Zeus’tan bu yana gelen o hakikat…

Mona Lisa’nın gözlerinde yüzyılları aşıp gelen o hakikat…

Gelin, Kronos’un yok ediciliğini değil, var ediciliğini yaşayalım…

 

 

Önceki İçerikİstanbul’un Contemporary Günleri
Mehmet Bekar
Türkçe, hukuk, felsefe, kültürel miras, siyaset bilimi alanlarında eğitimler aldı, alıyor. Uzun yıllar Ankara’da yaşadı, öğretmenlik, avukatlık, iş insanlığı, hukuk müşavirliği yaptı. Şimdilerdeyse daha çok Bodrum’da yaşıyor. Hayata dair sorular sormaya çalışıyor. Çünkü soruların, aynı zamanda cevaplara dair kopyalar içerdiğini düşünüyor. Mitolojik düşünüşten günümüzün postmodernist düşünüşüne kadar geçen o büyük düşünme yolculuğunu anlamaya çalışıyor. Düşünme üzerine arkeolojik kazılar yapmaya çalışıyor. Aristoteles mantığından puslu mantığa geçmenin zorlukları içinde… Derdi, başkasının putlarından ziyade kendi putları ile…